Belli ki birileri İsrail'e Ortadoğu'yu dizayn etme görevi vermiş. Büyük İsrail projeni gerçekleştir demiş. Belki de İsrail ya da Siyonizm kendine vazife edinmiş.
İsrail de verilen görevi yerine getiriyor.
İsrail bu işe kalkışmadan önce İsrail'e kafa tutacak çevrede ne kadar ülke varsa Arap Baharı adı altında devletsizleştirildi ya da etkisizleştirdi. Mısır, Irak, Suriye, Libya gibi. Bugün bu ülkeler ha var ha yok. Arkalarından Fatiha okuyacak kimseleri bile yok.
Önünde kendisine karşı çıkacak bir güç kalmayınca, İsrail kah Gazze kah Lübnan kah Yemen kah İran saldırıp duruyor. Gazze ve Lübnan'ı hallettikten sonra sıra Ürdün'e mi gelir, Irak'a mı gelir, Suriye mi olur, Türkiye mi olur, bunu zaman gösterecek.
Şu var ki İsrail'e yürü, parçala, yut, arkandayız diyen irade, arzımevuda kendini inandırmış. Kitaplarında, mülkleri gördükleri toprakları orantısız güç kullanarak kanlı bir şekilde ele geçiriyor. Girdiği yerden de çıkmıyor.
Amacına ulaşmak için her yolu mubah görüyor. Yeri geliyor havadan bombalıyor. Bombalarken cami, kilise, hastane, sivil, çocuk, kadın gözetmiyor. Kah hava hareketi kah kara hareketi yapıyor. Hangi ülke olduğuna bakmaksızın nokta atış ölümler gerçekleştiriyor. Teknolojinin her türlüsünü kullanıyor. Gerekirse çağrı cihazını, telsizi silah olarak kullanıyor. İstihbaratı da güçlü. Öldürmek istediğini adım adım takip ediyor ve öldürüyor. Öldürmedim lider bırakmadı.
Ateşkesi de kabul etmiyor. Saldırdığı yerleri toplasan bir devlet etmez ama hepsine saldırarak adeta yedi düvelle savaş görüntüsü veriyor. Karşı koyan da olmayınca istediği yerde istediği şekilde at koşturuyor. Saldırıyor, vuruyor, öldürüyor. Adeta topunuz gelin, topunuza yeterim diyor.
Bu durumda görünen o ki İsrail durdurulamayan ya da durdurulmayan bir güç.
Nasılsa teknoloji onlarda, sermaye onlarda, savunma ve saldırı araçları onlarda. Arkalarında da dünyaya nizamat veren para babaları ve ülkeler var.
Kim dur diyecek onlara? İslam dünyası mı, çevre ülkeler mi? Hiçbiri. Çünkü her biri aman bana dokunmasın derdinde. Hoş karşı koyacak olsalar bile hiçbiri İsrail'in imkanlarına sahip değil. Hiçbirinde siber saldırı yapacak ne teknolojik alt yapı var ne de böyle bir irade. Bırakalım ortak bir iradeyi, bir araya gelip karar alacak, yaptırım ortaya koyacak cesaretleri bile yok.
Görünen o ki Ortadoğu'nun, çevre ülkelerin ve İslam ülkelerinin bir çaresizliği, politikasızlığı ve acziyeti söz konusu.
Bu durumda mevcut durumu kabul edip boyun büküp oturacak mıyız yoksa kan, gözyaşı, ölüm ve tehcirle yaşamaya devam mı edeceğiz?
Doğrusu, İsrail ile nasıl mücadele edileceğini bilmiyorum. Bilinen bir gerçek varsa hep kaybeden biziz. Buna rağmen gittiğimiz yol, yol değil, böyle mücadeleyle başa çıkmamız mümkün değil, mücadele şeklimizi değiştirelim demiyoruz. Ateş çemberi içindekiler ölüme gitmeye devam ediyor.
Ateş çemberi dışındakiler ise slogan, hamaset, lanet, bol çene, meydan okuma, kabadayılık yapma, boykot, sürekli gündemde tutma, maddi destek vs. vermekle yetiniyor.
Tarih bir gün bugünleri yazarsa, İsrail’in acımasızlığı kadar İsrail ile mücadele edenlerin çaresizliğini de yazacak.
*09.10.2024 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Merhabalar.
YanıtlaSilAmerika'ya rağmen, Kıbrıs Barış Harekatına nasıl karar verildi ve bu harekat, bazı eksiklikleri ile birlikte başarılı bir şekilde gerçekleşti. Şu anda İsrail'in arkasında da Amerika var. Amerika İsrail'i hem iyi kullanıyor, hem de finansmanını iyi karşılıyor. Acaba Türkiye, bir daha böyle bir harekatı yapabilir mi diye de düşünmüyor değilim hani.
Ateş çemberi dışındakilerin, çemberin içindekilerden bir farkı yok. Sadece tedbir almak, hesap yapmak ve düşünmek için fırsat ve zamanları var. Eğer bu fırsatı iyi değerlendiremezlerse, onlar da zamanı gelince bu çemberin içine ilave edilecekler. Türkiye'de bu çemberin içine ilave edilecek ülkelerden biridir.
Selam ve saygılar.
As. Kıbrıs Barış Harekatı yapıldığında küçüktüm. Radyodan takip ederdik. Kısmi bir harekat oldu. ABD benim silahımı kullanamazsın deyince nihai hedefe varamadan harekat sonlandırıldı. Belki o günün koalisyon Hükümetin in bir iradesi olabilir ama sanırım egemen güç Yunan ve Rumlara bu harekat ile gözdağı verdi. Çünkü Rum ve Yunan Batı'nın şımarık çocuğu... Her ne kadar orada kısmi bir rahatlama olsa da maalesef bir devlet olamadı. Kimse tanımıyor. Bunda da egemen gücün iradesi söz konusu. Bugün çözümsüzlüğe bir durum söz konusu. Sebep her ne olursa olsun, bugün Yütkiye' nin egemen güçlere rağmen yeni bir harekat yapacağına ihtimal vermiyorum.
YanıtlaSilBağımsız olmadan, Kendi savunma sanayimizi yapmadan, dünyada bir güce yadlanmadan, ekonomik bağımsızlığı kavuşmadan bu güçle mücadele zor. Onların silahıyla bir yere kadar sözümüz geçer. Böyle giderse ateşin içi ne ise dediğin gibi dışı da öyle olacak.