Market ve pazardan
alışveriş yapan tüketiciler ürün bolluğundan yeterince faydalanamasa da görünen
o ki bu sene mahsul çok. İhracat da olmayınca üretilen mahsul iç piyasaya fazla
geliyor. Komisyon ve hal esnafının verdiği rakam çok komik kaçınca bu da üreticiyi
kara kara düşündürüyor.
Ekip kaldırdığı para
etmeyen çiftçiler kara kara düşünmeyi bir tarafa bırakıp seslerini duyurmak için
endi çaplarında eylem yapmaya başladılar.
Sosyal medyada
gördüğüm kadarıyla toprağa ekilip biçilen hiçbir şey çiftçinin yüzünü
güldürmeyince;
Kimi maliyeti
kurtarmıyor kimi işçi parasını karşılamıyor diye mahsulünü tarladan
kaldırmıyor.
Kimi, hal, maliyetin
çok altında fiyat verince tonlarca ürününü hayrına dağıtıyor.
Kimi yetiştirdiği
karpuzun üstüne düğün davetiyesi yapıştırarak davetlilerine karpuz hediye
ediyor.
Kimi yol kenarlarına
döküyor mahsulünü.
Kimi seneye ekersem
iki olsun diye pişmanlığını ifade ediyor.
Kimi sinirinden
ağacını kesiyor.
Kimi emek sarf edip ürettiği
mahsulü eline alarak yere fırlatıyor.
Kimi traktörleriyle zincir
oluşturarak ana yollar üzerinde tepkisini dile getiriyor.
Tüm bunlar
gösteriyor ki bir tarım politikamız yok. Vatandaş istediği tarlaya istediği
mahsulü dilediği kadar ekebiliyor ve ekmiş.
Biri tarlasına bir
şey ekince diğer çiftçi de aynısını ekmiş.
Ekerken, kimse
herkes aynı türden ürün ekerse ürünümüz para etmez, elde kalır, zarar ederiz, içinden
çıkamayız, biz bari farklı ürün ekelim diye düşünmemiş. Düşünemez de. Çünkü
çiftçi sadece ektiğini ve tarlasından alacağı mahsulü bilir.
Halbuki ihracat
olmadığı müddetçe bir ülkenin iç piyasasında hangi üründen kaç tona ihtiyaç
olduğu hususunda yetkililerin bilgisi vardır.
Tarım, ziraat
odaları, il ve ilçe müdürlükleri, Tarım Bakanlığı, kısaca bu işin etkili ve
yetkili sorumluları niçin bir planlama ve yönlendirme yapmaz insanımızı. Hangi
bölgeye, ne kadar hangi üründen ekileceğini belirlemez. Çok mu zor şu üründen
şu şu bölgelere şu kadar tarlaya bu kadar ekilecek demez.
Tüm bu olup biten ve
elde kalan mahsul, devletin ürünlerde kota uygulaması gerektiğini
düşündürüyor. Pekala kota konur. Bir üründe bu ülkenin ihtiyacının yüzde
yirmiden fazlasının ekilmesine izin verilmez. Böylece çiftçinin ürünü elinde
kalmaz.
Bir diğer husus, tarladaki
mahsul ile tereklerdeki fiyat uçurumu. Tarlada bir lira etmeyen ürün market ve pazarlarda
en az 25 lira etiketle satılıyor. Arada bu kadar uçurumun olması da garip.
Tamam, marketlerde elektrik,
su, kira, personel, fire, nakliye ve otoban ücreti gözetilir fiyatları belirlerken.
İyi de çiftçinin bu giderleri yok mu? Üzerine gübre, ilaç gibi maliyetleri var.
Bunun için de yetkililer
bir şeyler yapabilir. Mesela, çiftçiye ürün başına destek verebilir. En azından
maliyetini karşılasın. Tereklerde ürünün daha uygun fiyata satılabilmesi için firmalara
nakliye ve yakıt indirimi sağlanabilir...
Kısaca başta kota olmak
üzere bu ülkede tarıma dair planlama ve düzenleme şart.
*02.09.2024 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder