GS ve BJK arasında
oynanan 2023-2024 Süper Kupa maçının ilk başlarına biraz baktım.
Daha ilk dakikalarda
BJK 1-0 öne geçmişti. Ardından GS birini Icardi, diğerini de Kerem'in ayağından
attığı iki ofsayt golü izledim. Misafir geldiği için sonrasına bakmadım.
Misafirle otururken
zaman zaman dakika ve skoru takip ettim. Maçın ilerleyen zamanlarında özellikle
ikinci yarı GS'nin beraberliği yakalayacağını, maça denge getireceğini
beklerken ardı arkasına attığı gollerle BJK maçı hakkıyla ve güzel bir oyunla
kazanarak bu sezonun Süper Kupa'sını müzesine götürdü.
İzlediğim bölümlerde
GS’i tanımakta zorlandım. Bu takım mı son iki sene bu ülkede şampiyon oldu
dedim.
Son iki sezonda
varlık gösteremeyen, evinde ve deplasmanda doğru dürüst maç kazanamayan ve başarısızlıkta
dolayı kaç teknik direktör değişikliğine imza atmış BJK gitmiş, yerine yepyeni bir
takım gelmiş. Oynadığı bu maç ile 2024-2025 sezonunun en büyük şampiyon
adayıyım imajını verdi.
Yeni teknik direktör
ve futbolcu transferi ile adını duyuran FB ise tıpkı BJK gibi yeni sezonun
şampiyon favorilerinden.
BJK karşısında
varlık gösteremeyen son iki yılın şampiyonu GS ise bu oyunuyla küme düşmeye
oynar görüntüsü verdi.
Dördüncü büyük takım
olarak bildiğimiz TS’nin, yaptığı transferlerle yeni sezonda varlık gösterip
göstermeyeceğini zaman gösterecek.
Dört büyükler
dediğimiz bu takımlar her ne kadar her sezon ilk dört veya altıda yer alsa da
diğer kulüplere göre daha fazla şampiyonluk kazansalar da müzelerine daha fazla
kupa götürseler de büyüklükleri tartışılır.
Çünkü büyük takım
demek istikrar demektir. Oynadığı oyun ve aldığı skorla adından söz ettirir.
Ölüsü bile dişli rakiplere kök söktürür. En azından başa baş mücadele eder.
Gel gör ki bizim
dört büyükler böyle değil. Bir bakmışsın şampiyonluğa oynuyor, ertesi yıl ise
küme düşmemek için mücadele ediyor ya da ligi ortalarda tamamlıyor. Avrupa
maçlarında ise yeterince varlık gösteremiyor.
Anlatmak istediğim
bizim bu dört büyükler bir bakıyorsun fırtına gibi esiyor, bir bakıyorsun
ölü.
Bir iyi bir kötü
görüntüleri büyük takım olmayı hak etmediklerini gösterir.
Mesela son iki yılın
şampiyonu GS büyük takım olsa daha bir ay önce ligde 50 puan fark attığı BJK
karşısında 5-0 mağlup olmaz. Yenilebilir ama mücadele başa baş olur. Gol yer
ama gol de atar.
Daha genç yaşında
yere göğe sığdıramadığımız Okan Buruk ise BJK karşısında farka giden golleri
kalesinde görmesine rağmen maçın sonucunu değiştirecek hamle yapamıyor. Seyirci
gibi izledi mağlubiyeti.
Elbette tek maç ölçü
olmasa da büyük takım ezeli rakibinden beş gol yemez.
Hasılı bizim dört büyükler büyüğüz diye geçinmesin. Başa baş ve dişe diş mücadele edemeyen ve istikrarı koruyamayan takımlardan büyük takım olmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder