25 Temmuz 2024 Perşembe

İnsanın En Tehlikelisi

Eve giren adam, evde eşini ağlar bulur,  ağlamasının sebebini sorar.

Eşi, “Evimizin önündeki ağaca konan kuşlar beni türbansız görebiliyor. Bu durumda Allah'a karşı günah işlemiş olabilirim; onun için ağlıyorum” der.

Adam, karısının Allah korkusu duyarlılığından çok etkilenir. Karısını kucaklar, alnından öper. Ardından, kazma, küreği eline alır, karısını rahatsız eden kuşların konduğu ağacı kökünden söker.

Adam çalışan biri. İşe gidiş dönüş saatleri belli. Gözü arkada kalmaz, gönül rahatlığı içinde işine gider.

Günlerden bir gün çalıştığı yerde doğan bir arızadan dolayı eve erken gelir. kapıyı açar, karısına sürpriz yapmak için sessizce içeri girer ve hayatının sürpriziyle karşılaşır.

Kuşların onu türbansız görmesinin iffetine halel getireceğini düşünen eşini, aşığının koynunda gününü gün ediyor görür.

Adam gördüğü durum karşısında şaşkındır. Eşi ve aşığına hissettirmeden ihtiyaç duyabileceği birkaç parça eşyasını alır, evden çıkar. Önüne çıkan ilk yoldan dönmemek üzere yaşadığı şehri terk eder.

Uzun bir yolculuktan sonra kendisini; kalabalık bir halk topluluğu içinde bulur. Kalabalıkta herkes şaşkındır ve anlaşılmaz bir uğultu var. Adam birine yaklaşır ve kalabalığın nedenini sorar.

Kalabalığın nedeni; kraliyet hazinesi çalınmış ve fail bulunamamış. Bunun üzerine kral, sarayının önüne halkı toplamış ve fail bulununcaya kadar herkesin sarayın önünde kalmasını emretmiş.

Kalabalıkta adamın ilgisini biri çeker. Çünkü adam ayak parmakları üzerinde yürüyor. Bu ayak parmakları üzerinde yürüyen adamın kim olduğunu sorar.

Ona, bu adamın kraliyetin din adamı olduğunu, ayağını tam basarsa, istemeyerek karınca ezebileceği endişesiyle ayak parmakları üzerinde yürüdüğünü söylerler.

Adam, “Allah’ım! Hırsızı buldum, beni krala götürün” diye çığlık atar. Adamı krala götürürler. Adam krala, hazineyi çalan hırsızın, kraliyetin din adamı olduğunu, şayet o değilse benim başımı vurun, der.

Kraliyetin din adamını getirirler. Kısa bir sorgudan sonra karıncaları ezmemek için parmakları üzerinde yürüyen din adamı, hazineyi çaldığını itiraf eder. Yalnız kralın kafasında bir soru işareti kalır. Hazineyi çalanın din adamı olduğunu söyleyen, daha önce hiç görmediği bu şahsa, din adamının hazineyi çaldığını nereden bildiğini sorar.

“Ey kral! Bunu bilemeyecek bir durum yok. Çünkü sevap kazanmak iddiasıyla, davranışlarında Allah korkusunu abartanlar, abartılarını başka suçlarını örtmek için yaparlar şeklinde açıklar”.

Sosyal medyada dolaşımda olan bu hikayeden, WhatsApp üzerinden mesaj olarak gönderen Rıza Bozdağ sayesinde haberdar oldum.

Hisse çıkarılsın diye bu tür hikayeler anlatılır. Bu hikaye de Libya Edebiyatına ait olduğu belirtiliyor. Ben bu hikayeden şu hisseyi çıkardım demeye de gerek yok. Zira hikayenin vermek istediği mesaj açıktır. Bu tipleri derviş elbisesi giymiş kişilere benzetebiliriz. Dünyada ve insanlık tarihinde en tehlikeli tipler de bunlardır. 

Hikayenin vurucu cümlesini tekrar yazıp bu yazıyı nihayete erdirmek istiyorum: “Sevap kazanmak iddiasıyla, davranışlarında Allah korkusunu abartanlar, abartılarını başka suçlarını örtmek için yaparlar”.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder