Üç, dört müdür yardımcısının görev yaptığı bir okulda,
Karadenizli bir müdür yardımcısı da var.
Bir gün telefonunu okulda bırakıp çıkmış. Geride kalan
müdür yardımcıları birkaç defa çalan bir telefona bakarlar. Bakarlar ki
Karadenizli hocanın telefonu. Eğer evden eşi arıyorsa, hocamız dışarı çıktı
diyecekler. Arayan "Boyacı" adı altında kayıtlı biri.
Az sonra müdür yardımcısı okula gelir. Boyacı diye biri
aradı durdu hem de kaç defa. Boyacıyla işin ne? Bir ara, acil sanırım derler.
Hoca umursamaz. Benim hanım o der.
İyi de eşini boyacı diye mi kaydettiniz? Ne alaka derler.
Bir ara bir boyacıya bir iş yaptırdım. Onun telefonunu boyacı diye
kaydetmiştim. Boyacıyla işim bittikten sonra numarasını silip hanımın
numarasını yazmıştım. Öyle kaldı demiş.
Olur mu böyle şey demeyin. Hem üşengeç hem de inat bir
arkadaştı. Emniyet kemerini takmazdı araca binince. Aracın verdiği uyarıya da
kulak asmazdı. Şunu tak da şu ses kesilsin dediğimizde 15 km sonra kesiliyor,
az sonra kesilir, merak etmeyin derdi.
Eşini boyacı adıyla kaydettiğini eşi biliyor mu bilmiyorum.
Hoş bilse de gelecek tepkiyi pek umursayacağını sanmıyorum. Hoşsohbet bir
arkadaştı. Kulakları çınlasın.
Ne var bunda. Ben de kaydederim demeyin. Cesaretiniz varsa,
haydi eşinizin numarasını "Boyacı" diye kaydedin bakalım. Görelim er
mi yaman, bey mi yaman. Ya kafaya tava yersiniz ya da kendimizi dışarıda bulursunuz.
O yüzden hiç tavsiye etmem.
*
Bir markete girdim. Bir iki kalem bir şey alıp çıkacağım.
Sebze ve meyve reyonuna doğru dönerken önümden bir bey geçti. Meyvelere bakıp
geçerken evde kiraz var mı diye seslendi. Kime diyor derken, arkadan, önünde
çocuk arabası ile bir kadın geliyordu. Aralarında iki, üç metrelik mesafe
vardı. Eşinin ne dediğini tam duyamayan kadın, "Aşkım, duyamadım. Bir daha
söyler misin" dedi. Eşi, evde kiraz var mı dedi bir kez daha arkasına
bakmadan. Kadın yine duyamamış olmalı ki aşkım aşkım, anlayamadım, bir daha
söyler misin dedi durdu hem de kaç kere. Her tekrarda aşkım sayısına bir aşkım
daha ekledi. Eşim duysun diye erkek ne geri döndü ne yavaşladı. Aynı tempoyla
yürüyüşünü sürdürdü. Sonrasını bilmiyorum. Adamın adı mı aşkım idi yoksa eşinin
kocasına hitabı mı böyle ya da ilk günkü gibi aşkları devam ettiğinden mi aşkım
diyordu bilemedim. Bunu da çok merak etmeme rağmen soramadım. Ama gördüğüm bir
şey var. Ne kadın kocasına kızdı ağzının içinden konuşma diye ne kocası
hanımına kızdı sağır mısın diye. Herkesin duyacağı şekilde aşkım aşkım garibime
gitse de bu aşka şapka çıkardım bilesiniz.
Bu arada bırakalım Karadenizlinin hanımını boyacı diye
kaydetmesini, bırakalım kadının kocasına aşkım aşkım diye hitap ettiğini de
sizin durumunuz ne? Eşinizi ne diye kaydettiniz telefona ya da başkasının
yanında ne diye çağırıyorsunuz? Bunu söyleyin.
Bilirim ki boyacı diye kaydedemezsiniz. Zira boşanma sebebi
ya da aile saadetini bozmak için birebir.
Bu arada telefonunuza ne diye kaydettiğiniz ya da eşinizi
ne hitapla çağırdığınız hiç umurumda değil. Sadece merak benimki. Aşkım diye mi
kaydettiniz yoksa bitanem diye mi ya da ne?
Sizi bilmem ama babam, kız kız derdi anamı çağırırken. Her
kız hitabının yanına bir kız daha eklendikçe ses tonu biraz daha yükselirdi babamın.
Hasılı anamın adı babamın yanında kız idi. Anam da herif derdi bu arada.
Bırak babanı, senin durumun ne derseniz, telefon hattımdaki kayıtlı numaralar silininceye kadar telefonumda eşim, “Eyvah, hanım” diye kayıtlıydı. Nicedir hanım diye kayıtlı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder