Aynı
kişiye bir defasında falan yerde çalışacağım. Orada eşiniz varmış. Söyleseniz
de bana sahip çıksa dedim şakasından. Öyle ya bu yaştan sonra kim sahip çıksın
bana? Benim niye başkasına böyle bir ihtiyacım olsun? Ki bugüne kadar gittiğim
hiçbir yerde kimseye yük olmadım. Birileri sayesinde ayakta durmadım. Ne dese
beğenirsiniz? Düşünseniz de cevabı bulamazsınız. Çünkü kendisinde 9.his olduğu
zehabına kapılan birinin ne cevap vereceğini kestirebilmenize ne kapasiteniz el
verir ne de çapınız. Duyun da bir 9. hisse sahip olmadığınıza yanın. "Eşim
muhatap olmaz" dedi ya da "Eşim muhatap almaz" dedi. İşin içine
muhatap olma durumu girince her türlü cevaba hazır ve nazır olmama ve her türlü
cevaba, cevap verebilmeme rağmen sessiz kaldım. Çünkü bir hanım efendiye böyle
bir cevabı yakıştıramadığım için şaşırdım. Sonradan eşim orada geçici. Kalacağı
belli değil. Pek konuşmaz dese de cevabımı almıştım. Bir patolojik vaka ile
karşı karşıyaydık belli ki.
Eşinin
çalıştığı yere geldim. Herkesle görüştüm. Kendimi tanıttım. Selamlaştık ama
eşinin olduğu kapının içine dahi bakmadım. Öyle ya muhatap almayacak
kişinin yanında ne işim vardı. Beni muhatap almayacak olanı ben hiç muhatap almam.
İnsan
sarrafı olduğumu sanırdım kendimi. Değilmişim meğer. Güya ben kendisi hakkında
olumlu kanaatlere sahiptim. Nazik ve kibar biri olarak görmüştüm.
Düşünüyorum
acaba bilmeden bir pot mu kırdım diye. Geriye dönük bir gezinirim böyle
durumlarda. Bulurum kırdığım potu. Şundan dolayı böyle davranıyor derim. Gider
gönlümü alırım. Çoğu zaman da çok ince düşünmüşsün. Yok öyle bir şey cevabı
alırım. Ama bunda herhangi bir falsomu bulamadım.
O
zaman sivri dilli, dili sivri, sert biri, aynı zamanda muhatap alınmayacak veya
olunmayacak kadar ne yaptım?
Düşünüp
bir şey bulamadığıma göre aklıma tek gelen şey, beraber çalıştığı kişilerin bir
tanesinden hiç haz almazdı. Haz alamadığından geçtim. Adeta düşman gibi
görüyordu onu. Onu eleştirirken kendisine destek vermediğim gibi iyi çalışıyor,
boş durmuyor, arı gibi demek suretiyle gıyabında o kimseyi övdüm. Sanırım
mesele, düşmanımın dostu düşmanımdır durumu. Başka da aklıma bir şey gelmiyor.
Eğer
düşmanımın dostun düşmanım mantığı ile bana tavır alıyorsa bundan da gurur
duyarım. Çünkü nabza göre şerbet veren biri değilim. İnsanları yanında iken
değil, gıyaplarında iken övmeyi ve desteklemeyi tercih ederim. Kendisi bundan haz
almıyor diye kimsenin aleyhine konuşamam. Eğer bundan dolayı ise bu garip ve
anormal cevaplar, bu durumda problem bende değil, bu kişinin kendisinin
kişiliğinde bir problem var demektir. Kısaca bir hastalık halidir. Benim
moralimi bozsa da bu onun problemidir. Benim sadece midemi bulandırır o kadar.
Yalnız bu hastalık halinin tedavisi var mıdır bilmiyorum. Çünkü bu haset
hali ile çok gitmez.
Aklıma
bir başka şey daha geliyor. Herhalde birileri bana karşı onu doldurmuş. O kadar
dolmuş ki ilk başlardaki olumlu tavrını değiştirmiş, ön yargı ile bakmaya
başladı bana. Hatta zaman zaman kendi aralarında üçüncü şahıs aleyhine konuşurlarken,
bakın benden gizli konuşun, benim ağzımda laf durmaz dememe evet dediği bile olmuştur.
Başkasının
doldurmasıyla hakkımda kanaat sahibi olması, kişiliği oturmuş bir insanda görülmez.
Bana da zamanında personel hakkında bilgi vereyim diyen birine, sakın hiçbir şey
söyleme. Ben insanları çalışarak tanımak isterim demiştim. Olmadı gereken de bu.
Ama
sebep her ne olursa olsun bir kadının zarafetine yakışmıyor bunlar. (Devam edecek)
Yorumlar
Yorum Gönder