Beş
duyu organımız var. Bunlar görme, işitme, dokunma, tatma ve koklama. Daha başka
fonksiyonlarımız da vardır ama bu beş duyu organı kabul edilmiş.
Bir
de "Benim altıncı hissim kuvvetli" diyenler var. Bu hissin olup
olmadığı bilim insanları arasında tartışma konusu. Bazıları bu hissi kabul
ederken bazıları kabul etmiyor.
Bilim,
6.his var mı diye tartışa dursun. Teşehhüt miktarı tanıdığım biri 9.hissinden
bahsetti. Benim 9.hissim kuvvetli dedi. 6. değil miydi bu dedim. Öyle de bende
9.su var, ben kendimi bilirim, 9. his dedi.
Şaka
mı yapıyor diye yüzüne baktım. Hiç şaka yapar hali yoktu. Ne söylediğinden ve
ne dediğinden emin idi. Üstelemedim.
Var
ki kendisinde böyle bir meziyet söylüyor. Bakma ki ben, kendisinde ve kendimde
böyle bir meziyet görmediğime.
Şu
var ki benim görmemem onda bu yeteneğin olmadığı anlamına gelmiyor.
Böyle
bir kabiliyet yoksa bile insanın kendini övmesi, dev aynasında görmesi,
mükemmel bilmesi kadar doğal bir şey olamaz. Zira insan kendini övmezse çatlar
ölürmüş dedikleri böyle bir şey olsa gerek.
Severim
üstelik kendisini bulunmaz Hint kumaşı ve mükemmel gören kişileri. Ne de olsa mezardakiler
gibi vazgeçilmezler.
Bu
kısacık görüşmemizde, insan sarrafı olduğunu da söyledi hem de kaç kez. Belki
9.his dediği de böyle bir şey olmalı. Kaç kişi böyle bir hisse sahip olduğunu
kabul ediyor bilmem ama belli ki kendini buna inandırmış.
Bu
nasıl bir ruh hali inanın bilmiyorum. İnşallah tanımı konmamış bir hastalık
hali değildir.
Bir
teşehhüt miktarı bulunduğum bu ortamda onlarca kişiyle oturdum kalktım,
muhabbet ettim. Kimseyi kırmadım dökmedim. Her birinden pozitif enerji aldığım
gibi kalpten kalbe yol var dendiği gibi pozitif enerji de bıraktığımı
düşünüyorum. Aldığım dönütler de bunu gösteriyor.
Gel
gör ki başlarda her görüşmemizde başınıza da bela oldum dediğimde
"Estağfurullah, keşke herkes sizin gibi olsa" demişliği var. Hatta
kendisinin sorduğu bir soruya verdiğim ince cevabı başka bir ortamda söyleyerek
"Ne kadar esprili" demiş.
Hal
hatır dışında bir hukukum olmamasına rağmen "dili sivri", "sert
ve kırıcı" dedi iki defa. Her defasında da dilimin uzun olduğunu iki diş
doktoru söyledi ama sivriliğinden haberim yok dedim.
Nereden
böyle bir kanıya varmış anlayamadım. Ne yemek yedim ne su içtim ne kimsin ne
necisin dedim ne yük oldum halbuki.
Yazılarımı
takip ediyormuş durumdan. Acaba yazılarımda mı sorun var diyeceğim. Dokundurmaya
dokundururum ama yazı üslubuma özellikle dikkat ederim.
Bu arada yazılarım adrese teslim yazılardır. Yalnız ne ismine yer veririm ne cismine. Asla kişiselleştirmem. Çünkü benim derdim kişileri hedef almak değil, yaptıklarını eleştirmektir. Olur ya dışarıdan böyle görünüyorsun. Belki kendini düzeltmek istersindir amacım. Yani yarası olan gocunacak. Bu yönüyle kastediliyorsa dilim sivridir ya da sivri dilliyim. Ama müsaade edin de bunu eşim, dostum söylesin. Daha dünkü tanıdığım ne ki. Ayrıca bu kadar samimiyet ve laubalilik nereden? (Devam edecek?)
Yorumlar
Yorum Gönder