MESEM 9.sınıflara
ilk saat 2/2. yazılılarını yapıyorum.
Kağıtları
dağıttım.
Tek kelimelik cevap
yazacakları.
Daha önce de sorumlu
tuttuğum ünitenin sorularını cevaplarıyla birlikte yazarak çalışma sorusu
olarak göndermiştim.
36 kişilik sınıf
mevcudundan 15 kadar kişi gelmişti sınava.
Sınıfın yarısından fazlası
okul kıyafetiyle gelmediği için aşağıda mıntıka temizliğine kalmıştı.
Beş on dakika
geçtikten sonra gruplar halinde öğrenciler sınıfa sökün etmeye başladı.
Her gelen öğrenciye
kağıtlarını önlerine bıraktım.
Bazıları yazmaya başlarken
bazıları bekliyor.
Niye bekliyorsunuz
dediğimde, kalemimiz yok dediler.
Öyle ya sınav da
olsa MESEM'lerin en büyük eksiği kalemlerinin olmayışı idi.
İki tükenmez kalemim
vardı. İki kişiye verdim. Diğerlerine gidin diğer sınıflardan bulun gelin
dedim.
Sınıf sınıf
dolaşarak kalem bulan olduğu gibi bir kısmı da bakkala kalem almaya gitti.
Birkaç kişinin yine kalemi yoktu. Arkadaşlarınız bitirince onlardan kalem
alırsınız dedim. Arkadaşları yazarken onlar beklediler.
Dersin ortasına
doğru elinde simit ve meyve suyu ile bir öğrenci geldi. Önüne kağıdı
bıraktım.
Ben yazamam. Elimde
dikiş var. Bakın sarılı dedi. Elini gösterdi.
Sol elinle yaz
dedim. O elimle yazamam dedi. Ne yapacağız dedim. Bilmem dedi. Bugün son gün.
Haftaya kadar yoksunuz. O gün de karne alacaksın dedim. Tık yok.
Sınava devam
ediyoruz. Bu arada da 36 mevcudunun hepsi geldi sınava.
Elinde dikiş olan
sırtını duvara dayamış bekliyor. Az sonra bir eline simidi, diğerine meyve
suyunu aldı. Simitten koparıp koparıp yemeye başladı. Delikanlı elin kalem
tutmuyor ama aynı elle maşallah simit yiyor, meyve suyu içiyorsun. Görüyorum ki
elini oynatıyor ve eline bir şeyler alıyorsun. Tek sorun kalem tutmada mı
dedim. Evet dedi. Peki, seni nasıl sınav yapacağız dedim. Bilmem dedi. Simitten
bir daha kopardı. Kaybetmezsem bulmuştum sabah sabah.
Bazıları da kahvaltı
yapmak için izin istedi. Sınavınız var. Teneffüste yiyin desem de aç karna
beynimiz çalışmıyor dediler. İyi, yiyin bakalım dedim.
Az sonra bir öğrenci
sınavını bitirdi. Ona, kaleminle beraber şu arkadaşın yanına otur. O simit
yemeye devam etsin. Aynı zamanda soruları okusun. Ne cevap verirse yazıver.
Sakın kendinden bir şey yazma dedim. Tamam hocam dedi. O söyledi, o yazdı.
Başka da bir çözüm
aklıma gelmedi. Çocuk yazıverdi sağ olsun.
MESEM…
YanıtlaSilNe desem?
Eskinin çıraklık eğitim merkezlerinin şimdiki adı. Haftada bir okula gelip diğer günler esnaf ve işyerlerinde çalışıp meslek öğreniyorlar. Bu öğrencilerin parasını devlet karşılıyor. İşyeri ödeme yapmıyor. Amaç çıraklığı yaygınlaştırmak ve ara eleman ihtiyacını karşılamak.
YanıtlaSil