Kulislerde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın istifa ettiği
ya da af talebinde bulunduğu konuşuluyor. Hatta özel eşyalarını toplayıp
makamını terk ettiği belirtiliyor.
Yerine kim atanır bilmem ama
kulislerde yardımcısının atanacağı yazılıp çiziliyor.
Yardımcısı bakan olarak atanır mı
bilmem. Bildiğim, bu ülkede her alanda atamalar ehliyet ve liyakate göre
yapılır. Zira bugüne kadar bundan hiç şaşıldığına şahit olmadım.
Her ne kadar yardımcısının adı
geçse de kendimde bakanlığa atanacak bilumum kabiliyetler gördüğümden bu göreve
atanmamak için hiçbir sebep göremiyorum.
Burada doktor musun ki bu bakanlığa
talipsiniz sorusu sorulabilir. Sağlıkçı değilim elbet. Eee o zaman demeyin.
Nice bakanlıklar bilirim ki bakanları o bakanlıkla alakası olmayan kişilerdi.
Özellikle Milli Eğitim Bakanları pek eğitimden gelen kişiler değildi. Gemi
mezunu bile Milli Eğitim Bakanı oldu. Üstelik bu gemi mezunu hem Savunma hem de
MEB'de Bakanlık yaptı.
Sağlık Bakanlığı diğer bakanlıklara
benzemez. Bugüne kadar gelmiş geçmiş tüm sağlık bakanları doktordu denebilir.
Bildiğim kadarıyla öyle. Ama her şeyin bir ilkinin ve istisnasının olacağını da
bilirim.
Bir defa sağlık bakanı olursam,
mevcutlardan geri kalmayacağıma hatta onları başarı yönden geçebileceğime
inancım tam. Üstelik sabık bakanlardan farklı olarak hastanelerdeki hasta
yoğunluğunu azaltacağıma inanıyorum.
Lafı uzatmadan Sağlık Bakanı olmuş gibi icraata başlamak isterim.
Elbette ismimi görünce gazeteler “Şok şok şok. Türkiye Cumhuriyetinde bir ilk. Sağlık
Bakanlığına ilk defa bir ilahiyatçı” diyecek. Desinler varsın. Bunların hiçbirine
kulak asmayacağım. Cevap da vermeyeceğim. Çünkü yapacağım çok iş var. Üstelik sağlık
ihmale gelmez.
Sonra ne olmuş ilahiyatçı isem? İlk defa mı göreceksiniz ilahiyatçı
birini böyle bir yerde. Bir defa biz her yerdeyiz. Sanırım bir Merkez Bankası başkanlığı,
bir Milli Takım Teknik direktörlüğü, bir de Sağlık Bakanlığı gibi pek az yerde yokuz.
Buralara da ben veya benden biri atanırsa gözümüz açık gitmeyecek.
Ayrıca doktor değilsem de sağlıktan anlamadığım anlamına gelmez.
Her Türk insanı gibi sağlıktan da anlarım. Koruyucu hekimlik ve ilaçsız tedavi temel
felsefemdir. Öyle şuram ağrıyor, buram ağrıyor diye gelene muayene yok. Ağrı kesici
kullanımına son. Kafam ağrıyor diyene, git yüzünü yıka, ağrıyan yerlerini ov, geçer
diyeceğim. Canım sıkılıyor, kilom var diyene yürüyüş yap diyeceğim. Sol tarafımla
yemek yiyemiyorum diyene, yemek yemeyiver diyeceğim gibi. Ki bir diş hekimi bana
böyle dedi. Ben de böyle düşünüyorum demiştim de gülüşmüştük. Kısaca bu tedavi yöntemimle
hastaneler boşalacak. Doktorlar sinek avlayacak. Eczaneler kepenk kapatacak. Devlet
ilaç sektörüne yüklü paralar ödemeyecek. Sağlığa giden para hazineye gelir irat
edilecek. Bütçede gelir gider dengesi sağlanacak. Ardından bütçe cari fazlası verecek.
Bu da beklenen, bir türlü gerçekleşmeyen enflasyonun inmesi demek.
Tüm bunları yapmam için iyi bir ekip kuracağım. Ekip derken
dığdığının dığdığını yanıma almayacağım. Çünkü liyakat önemli. Makam ve mevkilere
en yakınımdan kişileri getireceğim. Türkiye’yi yedi bölgeden dört bölgeye indireceğim.
Çünkü dört çocuğum var. Onları her bir bölgeden sorumlu dört bakan yardımcısı yapacağım.
Bunlar sağlığa katkı ve bölge insanına hizmet olsun diye bölgelerinde hastaneler
açabilecek. Devleti beğenmeyen, özele gidecek.
Tüm kamuoyuna ve devletin etkili ve yetkili makamlarına ayrıca Kızılcahamam'a ilanen duyurulur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder