26 Haziran 2024 Çarşamba

Kılık Kıyafette Kontrollü Serbestlik

Bir önceki yazımda ilk, orta ve lise öğrencileri için dayatılan tek tip kıyafeti eleştirmiştim. Çünkü okul formasını pedagojik bulmuyorum. Çocukların zihin yapısında ve hayata bakış açısında olumsuzluklara sebebiyet verebileceğini, yine özgür bir birey olan kişiye tek tip elbise giydirmek suretiyle teşbihte hata olmazsa adeta kişinin sürü psikolojisi ile yönetilmesinin murat edildiğini düşünüyorum. Bunun yerine giyim-kuşam ve kılık-kıyafette kontrollü serbestliği savunuyorum ki sürüden ziyade kişilerin birey olarak yetiştirilmesinin ön planda tutulmasının, çocukların gelişiminde daha yararlı olacağına inanıyorum. Nasıl ki farklı renk bir zenginlik ise farklı giyinmek ve farklı düşünmek de bir zenginliktir. Çocukları dar kalıplara sığdırmanın bir gereği yok.

Bu demek değildir ki okula öğrenci istediği şekilde gelsin. Vücut hattını gösterecek şekilde dar giyen ya da yüzünü göstermeyecek şekilde kapalı giyen, saçı ve sakalı aşırı anormal olanlara rehberlik yapmak suretiyle normale dönmesi denenebilir. 

Burada uyguladığım kontrollü serbestliğe dair iki örnek vereceğim. 

Bir lisede çalışıyorum. Formanın dışında serbest kıyafetle gelenlere de geçit verdim. Müdür yardımcılarına da çok anormal olanları çağırıp odamızda gerekli uyarıyı yapalım dedim. 

Bir gün 10/E sınıfının dersine girdim. Konumu anlatırken arka orta sırada bir öğrencinin öne eğilmesiyle birlikte giydiği giyeceğin bolluğundan içinin göründüğüne şahit oldum. Hiç belli etmedim. Dersin bitiminde kız öğrenciye, teneffüste odama gelebilir misin, sizinle bir hususu görüşeceğim dedim. 

Kız öğrenci gelmeden müdür yardımcısını da odama çağırdım. Az sonra kız öğrenci geldi. Uygun bir yere oturttum. Hemen konuya girdim. Niçin böyle giyindiğini sordum. Şaşırdı. Kıyafetinde ne olduğunu sordu. Kızım, eğilince vücudunun içinde ne varsa adeta dışarı çıkacak duruma geliyor. Böyle giyinmesen iyi olur. Yine de kendin bilirsin dedim. Tamam hocam, dikkat ederim diyerek sınıfına gitti. 

Birkaç gün sonra bahçede adımlıyorum. Kapalı bir öğrenci dikkatimi çekti. Kızım, bu okulun öğrencisi değilsin galiba, kimsin dedim. "Hocam, 10/E sınıfından falanım, tanıyamadınız mı” dedi. Kızım, geçen hafta böyle değildin, tepeden tırnağa kıyafetin ve giyim şeklin değişmiş. Ne hayır dedim. "Kapanmaya karar verdim. Bundan sonra böyle giyineceğim" dedi. 

Bu öğrenci, birkaç gün önce çok açık giyindiğinden dolayı odama çağırıp konuştuğum öğrenciden başkası değildi. Vücudunun içi görünmeyecek şekilde tam zıddı bir giyimi tercih etmişti. 

Beş erkek öğrencinin saçları dikkatimi çekti. Kıvırcık saçları orman gibi olmuştu. Yanıma çağırıp gençler, siz belki kendinize yakıştırıyorsunuz ama karşıdan çok farklı görünüyorsunuz ve dikkat çekiyorsunuz. Bu saçları pazartesiye kadar keselim. Gelip saçınızı bana gösterin dedim.

Pazartesi günü dört tanesi gelip saçımızı kestirdik dedi. Sıhhatler olsun gençler. Yakışmış. Tebrik ederim sizi dedim. 

Gelmeyen beşinci öğrencinin sınıfına gittim. Saçını kesmemişti. Delikanlı, niye kesmedin dedim. Hocam, ciddi misiniz? Saçımı kesecek miyim dedi. Aynen öyle genç. Yarın saçlarını kestirmiş bir şekilde odama bekliyorum. Diğer arkadaşların kestirdi. Sen kestirmezsen olmaz dedim. Odama geçtim. 

Ardından öğrenci geldi. Kesemem dedi ise de hiç taviz vermedim. 

Ertesi günü öğrenci saçlarını bir güzel kestirmiş bir şekilde utana sıkıla odama geldi. Aferin, yakışmış, teşekkür ederim deyip sınıfına gönderdim. 

Birkaç gün sonra bir karı koca geldi. Giyim-kuşamlarından, sosyete bir aileye benziyordu. Benimle görüşmek istediklerini söylediler. Odama aldım. Biz falan öğrencinin velisiyiz dediler. Çocuğunuzu tanıyamadım. Hangi sınıftaydı dedim. Sınıfını da söylediler. Çıkaramadım dedim.

Tanıyamamam normal. Çünkü bu lisede 5-6 aydır çalışıyorum. Öğrenci mevcudu da 600'un üzerindeydi. Üstelik dersine gitmediğim bir öğrenci idi.

Aile, çocuklarını tanıtmak için hani saçları orman gibi olan var ya dediler. Ha, o orman saçlardan eser kalmadı. Kestirdim. Şimdi tanıdım dedim. Biz de o yüzden geldik dediler. Hayırdır dedim. Biz bir yıldır ne yaptıysak kestirememiştik. O kadar dil dökmüştük. Siz kestirdiniz. Bu yüzden teşekküre geldik dediler. Ben de bana tepki göstermek için geldiniz sanmıştım dedim. Ne tepkisi hocam. Çok memnun olduk. Tekrar teşekkür ediyoruz deyip ayrıldılar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder