Efendim, otelinize iki kişilik rezervasyon yaptırmıştık.
Niçin tercih ettiniz otelimizi?
Fiyatı çok uygundu da ondan.
Aksanın pek İngiliz’e benzemiyor.
İngiliz değilim ama İngilizcem çok
iyi.
Belli. İngiliz sitesinden rezervasyon
yaptırdığına göre. Bu arada nereden geliyorsunuz?
Türkiye'den efendim.
Milliyetiniz nedir?
Anlamadım.
Uyruğunuz?
Ne alaka? Nüfus müdürlüğü mü
burası?
Nüfus müdürlüğü değil ama milliyet
önemli burada. Hele bu paraya bu otelde kalmak...
Türk'üm Türk. Öz ve Öz Türk'üm.
Tıpkı sizin gibi.
O zaman sizden fark alacağız.
Ne farkı?
Milliyet farkı? İngiliz ile aynı otelde
kalmanın farkı.
Ne alaka?
İngiliz olsanız ne âlâ. Bu ülkede
Türk olmanın bir bedeli var.
Niçin?
Senin rezervasyon yaptırdığın site
İngilizce site. Bu kampanya da İngilizlere mahsus bir kampanya idi. İngiliz
olmadığınıza göre bu farkı almak zorundayız.
Ne kadar fark?
120 euro kadar.
Ama bu bir çuval fark demek. Bir
çuval da rezervasyonda yazılı olan yapar. Eder iki çuval para.
Sadece burası değil. Her yere, her
şeye çuvalla para vermiyor musunuz? Çünkü paranızın ederi bu. Halbuki İngiliz
olsanız hem ucuza kalırsınız hem de verdiğiniz para bize yük olmaz. Sizin
verdiğiniz para say say bitmez. Bu gidişle paranızı tartmak için buraya terazi
yani kantar koyacağız.
Ama siz kamu adına iş yapıyorsunuz.
Böyle para tasnifi yapmanız doğru mu? Biz ülkemizde, ülkemizin otelinde İngiliz’le
aynı paraya kalamayacak mıyız?
Kalırsınız da dedim ya kalmanın bu
ülkede yaşamanın bu ülke insanı olmanın bu parayı taşımanın bir bedeli var.
Sonra İngiliz dediğin bize döviz getiriyor temizinden. Hem de bacasız fabrika.
Sizin paranız bu ülke dışında nerede geçer bir düşün.
Şimdi biz bu otelde kalamıyor
muyuz?
Kalırsınız da ceremesini çekmek
şartıyla.
Desene ülkemizde biz parya olmuşuz
da haberimiz yok. Hani biz dünyaya bedeldik.
Onlar lafta efendim. Bunların reel hayatta bir karşılığı yok. İngiliz ol, 120 euro daha düşük öde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder