Bu devirde emeklilik
tıpkı emekleme dönemindeki çocuğun emeklemesi gibidir. Çünkü;
Emekleyen çocuk da
sürünür, düşük emekli ücreti alan da sürünür.
Çocuk bir başına ayağa
kalkıp yürüyeceğim çabası içerisine girer. Çevresindekiler de ayağa kalkıp
yürümesi için destek olur. Emekli de hem vücut yönüyle hem de ekonomik sıkıntı
dolayısıyla yere kapanmamaya ve düşmemeye çalışır.
Çocuk dikilip yürümeye
başladığında anne babanın desteğine ihtiyacı kalmaz. Emekliyi ise düşmemesi
için hem de kendi kendine yetmesi için birilerinin destek olması gerek.
Çocuğun emeklemesi bir
umut ve heyecandır. Emeklininki ise üzüntü verici ve bir ömre bedel pişmanlık.
Çocuk dünyayı kurtaracağım
umuduyla yaşar. Emekli ise geldim gidiyorum, sayılı günlerim bitmek üzere der ve
dünyayı kurtarmaktan vaz geçer. Hayatı acı ve yaşanmaya değer görmese de ne kadar
nefes alsam kâr düşüncesi içerisine girer. Günü kurtarmaya çalışır.
Çocuk kendini evin değerli
bir bireyi olarak görür. Emekli ise kendini eve yük görür.
Çocuk eve gelen herkesin
ilgilendiği göz bebeğidir. Gözler hep ondadır. Her hareketi büyükler nezdinde puan
toplar. Emekliye ise ayıp olmasın diye hal hatır sorulur. Köşesinde oturur durur.
Çocuk evin neşesi, emekli
ise ateşi.
Onca şımarıklığına ve yaramazlığına
rağmen çocuk hayattır. Emekli ise başlı başına sıkıntı ve dert.
Çocuk sıfır km ve son model
bir araç iken emekli miadını doldurmuş, uzatmalara oynayan ve trafikten düşmesine
ramak kalmış eski püskü bir araç gibidir.
Çocuk, üşümeye dayalı ortalık
hastalığının dışında hastane ve ilaç yüzü görmezken emeklinin poşet dolusu ilacı
olur.
Çocuğun ilacı şurup iken
emeklinin ilacı tablettir.
Çocuk
ilacı içmemek için direnirken emekli sırası gelen ilacı içmek için bekler.
Çocuk
ilacı içmeyecek ayakta tutunmaya çalışırken, emekli ise ilaçla ayakta tutunmaya
çalışır.
Çocuğun,
hastalandığından haberi bile olmaz. Emekli ise hasta mı oluyorum acaba diye kendini
dinler durur.
Çocuk
eve gelen büyüklerden hediye ve harçlık bekler. Emekli de bekler. Çocuk her defasında
bunlara kavuşur. Emekli ise avucunu yalar.
Çocuk
dört gözle bayram seyran, çarşı Pazar ve doğum gününü bekler. Mutluluktan uçar.
Emekli için ise her bayram seyran ve çarşı dert ve üzüntüdür.
Çocuğun
her yediği kendisine yarar. Emeklininki ise dokunur. Çocuğa ye kuzum, yarar denir.
Emeklinin ise yeter artık diye gözüne bakılır.
Çocuk
istediği her şey için yapılacak masrafı düşünmez. Emekli ise her istek ve ihtiyaca
kara kara düşünür.
Çocuk
alışveriş yapacağında gördüğü market ve bakkala girer. Emekli ise malı nasıl daha
ucuza alırım düşüncesiyle market market dolaşır.
Çocuk
için hayat gelecektir. Emekli için ise koskoca bir pişmanlık ve hayattan umudu kesmektir.
Hasılı hayat, emekleyen ve emeklemeyi geride bıraktıktan sonra çocuğa güzeldir. Çünkü hayat onun baharıdır. Emeklinin ise hayat kıştır hep hem de öyle böyle değil, kara kıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder