Daha
şafak atmadan, ezan okunmadan ayaktaydı. Kalkar kalkmaz soluğu tuvalette
alırdı. Kah taharet kah istibra derken tuvalette oyalanırdı. Abdest alması da
uzun sürerdi. Yıkadığı yeri bir daha yıkar, her yıkamada da kuru yer kalmayacak
diye abdest organlarını ovalardı. Dudaklar da boş durmazdı. Okur dururdu bildiği
duaları içinden.
Abdestin
ardından giyinir. Sabah namazının sünnetini kılar, yola çıkar. Camiye varır. Ne
imam gelmiştir ne de cemaat. Kilitli camiyi açar. Beklemeye koyulur.
Nice
sonra tek tük cemaat gelmeye başlar. Ardından da imam. Bazı zamanlar imam bile
gelmez.
Camiye
ilk giren olduğu gibi camiden en son çıkan cemaat olur.
Namazlarını
daima ilk safta kılar.
Hızlı
hızlı gelip kıldığı sabah namazından sonra işe gidecekmiş gibi evine hızlıca
döner.
Eve
geldiği zaman evde tüm yatanların kalkması, kimsenin üzerine güneşin doğmaması
gerekir. Haliyle kahvaltı da hazır olmalıdır.
Kahvaltıdan
sonra tuvalet ve yeni bir abdest alınır. Seccade olarak post serilir. Kıldıkça kılardı.
Ardından
köşesine çekilir. Bir güzel uyku çeker. Ara ara uyanır, vakit ne vakit oldu
diyerek köstekli saatine bakar.
Az
oyalandıktan sonra kalkıp tuvaletine gider. Sonra holden bozma mutfağa geçer.
Yiyecek bir şey var mı diye bakınır. Sonunda ekmeğin bulunduğu kabı açar.
Bulduğu ekmeği kuru kuruya mideye indirir. Ardından odaya geçer. Biraz daha
oyalanır.
Öğle
namazına hazırlık yapması gerek. Tuvalet ve abdestin ardından caminin yolunu
tutar. Daha camiye kimse gelmemiştir. Caminin önündeki bankta bir başına
oturur. Gelip geçeni seyreder. Cemaat gelmeye başlayınca caminin kilitli
kapısını açarak en ön safa geçer oturur. Elinde tespih ağzında dua her kapı
açılışında geriye döner bakar.
İkindi,
akşam, yatsı tüm namazlara hazırlık ve cemaatle kılma; yaz, kış, sıcak, soğuk
böyle devam eder.
Peygamberimizin
zaman zaman terk ettiği ikindi ve yatsı namazlarının sünnetleri bile sektirmeden
kılardı.
Namaza
kendini verdi mi top atsan duymazdı. Okuduğu süre ve duaları da yanındaki
duyacak şekilde okurdu.
Namaz
kılmayanlara buğzederdi. Sabah namazı vakti ışığı yanmayan evlere serzenişi hiç
eksik olmazdı.
Çevresinde
imajı; iyi namaz kılardı, hiç namazını geçirmezdi. Direk cennetlikti. Bu şekilde
nam salmış tı.
Hayatı
namaz, uyku, yeme ve içme ile geçse de geçim yönünden endi kendine yeten biri değildi.
Namaza verdiği önemi rızkını temine vermedi. İş bulduysa yaz dönemleri biraz inşaatlarda
amele olarak çalıştı. Haliyle koca horantayı bu kadar çalışmayla geçindirmesi mümkün
değildi. Kimseden bir şey istemedi ama başkasının desteğiyle ömrünü geçirdi. Doğru
dürüst ne kendisi gün gördü ne de çocukları. Bir sosyal güvencesi olmadan ömrünü
tamamladı. Allah rahmet eylesin.
Keşke namaza verdiği önemi iş teminine ve evini geçindirmeye de verseydi çok daha iyi olurdu. Ki namaz, çalışmaya ve evini geçindirmeye, iş ve rızık peşinde koşmak da namaz kılmaya mani değildi. Pekala iş ve ibadet bir arada ve hayatın içinde devam edebilirdi. Niceleri bunu becermiştir.
Ki İslam da din ve dünya işlerini dengede götürmeyi önerir ve her konuda ifrat ve tefriti yasaklar.
Merhabalar.
YanıtlaSilAllah rahmet eylesin.
Selamlarımla.
amin. Allah razı olsun. Cümle geçmişlerimize.
YanıtlaSil