Yaşım altmış olmuş.
Bugün hala Yahudi mallarını boykot seferberliğini görünce, çocukluğuma
gittim.
15-16 yaşlarında bir
çocuğum. Bakkala çorap almaya gittim. Bakkal -şimdilerde bu markada çorap var
mı bilmiyorum- önüme Maydın çoraplarını koydu. Bu markayı almıyorum dedim. Niye
dedi. Bu marka Yahudi markasıymış dedim. Hangisi Yahudi malı değil bilemedim ki
dedi.
Maydın çorapları
Yahudi malı mıydı bilmiyorum. Ta o zamandan biri kulağıma fısıldamıştı. Bu
fısıltı bana kadar geldiğine göre fısıltı gazetesi tarafından herkese yayılmış
olmalı.
Aslında Maydın
çoraplarını severdim. Kolay kolay eskimezdi. Sanırım naylon karışımı olmalı. O
zamanlarda pamuk, yün benzeri çoraplar varsa da altı çabuk delindiği için
tercih etmezdim. Benim için sağlıklı giymekten ziyade yıkanıp yıkanıp giyilecek
ve eskimeyecek çorap bir numaraydı.
Çocukluğumda böyle
idim. Ya 25'li yaşlarda nasılmışım bir bakalım. Beşli ya da dörtlü Hacı Şakir marka
el sabunu aldım bir gün. Birkaç gün sonra bir arkadaştan duydum ki bu sabun
Yahudilerinmiş. Beynimden vurulmuşa döndüm. Nasıl olur da bir Yahudi malını
kullanır, onunla temizlenirdim. Bir de adı hem hacı hem de Şakir. Bizimle dalga
geçer gibi böyle bir isim de vermişler. Sonra öğrendim ki yerli iken Yahudilere
satılmış. Bir tanesini kullanmışım. Kaptığım gibi Çıkrıkçılar içine gittim.
Sabunu aldığım dükkanı buldum. Adama dedim ki kardeşim, bir eksiğiyle şu sabunu
al, onun fiyatını düş. Bana başka bir sabun ver. Çünkü Yahudi malıymış dedim.
Sağ olsun adam bir başka markayla değiştiriverdi.
*
30'lu yıllarda
Güneydoğu'nun bir ilindeyim. Alışverişi büyük bir marketten yapardım. Bazen de
evimin yakınındaki bir mini marketten alırdım. Aylık alır, yazdırır, ay başında
öderdim. Market sahibi ne aldım ise aldıklarımı yazar, karşısına da fiyatlarını
yazardı. Ben ise her alışverişim kaç lira tuttu ise onu not ederdim. Market
sahibine birkaç defa aldıklarımı niye yazıp uğraşıyorsun, toplam fiyatını
yazsan, işin daha kolay olur derdim. O da olsun hocam, biz böyle yapıyoruz
derdi.
Her ay başında
ödemeye vardığımda bendeki hesap ile marketin hesabı tutar, ödeşirdik. Bir
böyle, üç böyle.
Bir ay yine borcumu
ödemeye gittiğimde bendeki hesap ile marketin hesabı tutmadı. Yanlış
hatırlamıyorsam, marketin hesabı benimkinden bir beş yüz bin lira fazla idi.
Benim borcum şu kadar olmalı. Biraz fazla geldi dedim. Tekrar hesapladı. Aynı
fazlalık çıktı. Şaşırdığımı görünce, defteri önüme uzattı. Hocam bir de sen bak
dedi. Gerek yok. Neyse o dedim ise de deftere o değilden baktım. Gözüme
Omomatik ile beş paket küp şeker ilişti. Bulmuştum yanlışı. Kardeş, ben daha
bugüne kadar evime Omomatik sokmadım. Çünkü Yahudi malıdır. Onun yerine
Bingomatik alırım. Ayrıca küp şeker de kullanmam. Bu iki ürün bana ait değil
dedim. Marketçi baktı. Hocam, bu iki ürün çıktığında sizin hesap ile benim
hesap tutuyor. Omo ve küp şeker alışveriş yazısı da kardeşimin yazısına
benziyor. Siz sizdeki hesaba göre ödeme yapın, kardeşim gelince bir sorayım
dedi.
Ertesi günü markete
ne oldu diye sormaya gittim. Hocam, kardeşime durumu anlattım. Kardeşim
belediyede çalışan sizin bir adaşınız var. Onu aradı. Omo ile küp şekeri o
almış. Kardeşim isim karışıklığı yapmış. Kusura bakmayın. Yanlışlık bizden
dedi. Hesabımın tutmasına sevindim. Market sahibine, aldığım ürünleri yazmanızı
gereksiz bulurdum. Yazmakla iyi yapmışsınız. Değilse bu yanlışlık ortaya
çıkmazdı dedim. Teşekkür edip ayrıldım.
Yolda giderken
Yahudi malı diye eve bastırmadığım Omomatiğin bana bu faydası oldu. Yoksa paşa
paşa fazladan bir beş yüz papel bayılacaktım.
Sonraki yıllarda da
kulaktan dolma Yahudi malı olduğunu duyduğum bir ürün varsa, kolay kolay
almadım. Aldıysam da alternatifi veya aynı kalitede olmadığı için almışlığım
vardır.
45-50'li yaşlardan
itibaren küçüklük ve gençlik yıllarımdaki hassasiyetim azalsa da yine devam
etti. Sanırım kendi çapımda boykotumu Omo ile deldim. Çünkü beyazlar için eve
Omo dışında başka bir deterjanı beğendiremedim.
Ben böyle kendi çapımda
param Yahudi’ye gitmesin hesabı yaptım. Özellikle kola vb. içeceklerden uzak durdum.
50'li yaşları
geçince, eski hassasiyetim kalmadı. Yahudi ve yerli demeden kalite, marka ve
fiyat tercihi yapmaya, hangi ürün iyiyse Müslüman, Yahudi malı demedim, almaya
başladım. Kolaya karşı hala rezervim var. Karışımı nedir bilmiyorum, bir de
bağımlılık yapıyor diye almam.
2013’lü yıllardan itibaren
ülke çapında bol bol İsrail ürünlerine şimdilerde olduğu gibi toplu boykotlar oldu.
Bu boykotlara çok katıldığımı söyleyemem. Hoş ne kadar katılsak da bu ürünler içimize
işlemiş. Vazgeçilmez ürünler olmuş. Boykot listesine bakıyorum. Yok yok. Adamlar
her alana hitap eden, kaliteyi yakalamış ürünleri bize kabul ettirmişler. Bizim
ömrümüz onların ürünlerini ara ara boykot etmekle geçti. Biz yerimizde sayarken
yani boykot işleriyle uğraşırken onların ürünleri tereklerimizde satılmaya devam
ediyor, paraya para demiyorlar, zayıflayacakları yerde daha da güçleniyorlar. Biz
ise aynı delikten tekrar tekrar girmeye devam ediyoruz.
Geldiğim nokta itibariyle İsrail’e ve ürünlerine ne kadar mesafeli olsam da bir hakkı teslim etmek lazım. Küçücük ülke ve bir avuç Yahudi, ürettiği ürünlerle dünya ticaretini elinde tutuyor. Çöl ülkede tohum üretip dünya tohum piyasasını bile elinde tutuyor desem, nasıl bir milletle karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılır. Biz sevmesek de onlar işini yapıyor ve çalışıyor. Allah da çalışana veriyor vesselam. Biz mi? Boykota devam. Bu arada boykot listelerinde niçin sigara, telefon ve araba markaları yok. Anlamış değilim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder