10 Kasım 2023 Cuma

Faizin Fe'sine Karşı İslamcı Bir Alim (1)

Yetiştiğim mahallenin içinde iken gözüm kapalı büyümüşüm. Uymuşum kalabalığa. Asıp kesmişiz. Körler ve sağırlar birbirimizi ağırlayıp durmuşuz. 

Bunu ne zaman gördüm. Yaşım ilerleyip farklı mahalle insanlarıyla teşriki mesai yapmaya başlayınca; tüm yetki, sorumluluk, makam ve mevkiler bizim elimize geçince, bir şeylerin ters gittiğini görmeye başladım. Yetiştiğim mahallenin biraz kenarına çıkıp mahalleme bir göz atınca sorgulamaya başladım. Gördüm ki biz bize anlatılan gibi değiliz. Derdimi içte yani mahallemde anlatmaya çalıştım. Derdimi anlatamadığım gibi adım müzmin muhalife çıktı. Duvarlara konuştum. Duvardan ses geldi de mahallemden çıt çıkmadı.

Gördüm ki herkes halinden memnun. Bir ben varım memnun olmayan. Büyük kalabalık yanlışta isabet edemeyeceğine göre öyle anlaşılıyor ki yoldan çıkan benim. Tövbe edip mahalleme döneceğim yerde iyice şirazeden çıktım. Artık mahallem bana yabancı, ben mahalleme yabancıyım. Çünkü aynı dilden konuşmuyoruz. Hayata ve olaylara aynı perspektiften bakmıyoruz. Gördüm ki mahallem muradına ermiş, Nirvana'ya ulaşmış, ben ise çıkamadım kerevetine. Kısaca Türk ve Müslüman olarak birbirimize Fransız kaldık.

Eskiden ne olacak bu memleketin hali derdim. Şimdi memleketten geçtim, ne olacak benim halim diyorum.

Bu uzun girizgahtan sonra mahallemin dini alanda üstat kabul ettikleri, sözü üzerine söz söylemedikleri, bir cemaatin sözü geçen ileri gelenlerinden olan tanınmış bir simasından bahsedeceğim. Ne alaka demeyin. Nasıl ve niçin yabancılaştığıma bir örnek olsun. Başı böyle ise varın ötesini/ayaklarını siz düşünün. 

Adı geçen beyefendi, feraiz anlatırken miras anlaşılsın diye tahtaya örnekler yazarmış. Nedense verdiği her örneğinde geride miras bırakan kişi  hep "dört evli" olur. Ardından "sapına kadar erkek" dermiş. Bunu nerede söylüyor. Çoğunluğu erkek olan amfide dört kız öğrencinin içinde. En büyük hayali, birden fazla evlenme olmasına rağmen garibim kayınlarından çekindiği için hanımının üzerine kuma getiremedi. Sonradan getirdiyse bilmiyorum.

Kadın zaafını bir tarafa bırakalım. Dini alanda bu İslamcı üstat kabul edildiğine, herkes ona fetva sorduğuna göre biraz da fetvalarından bahsedelim.

Camilerde görev yapan din görevlilerinin maaşını bir zamanlar devlet vermiyordu. Cami cemaati imamı kendi bulur, görev bitimi de sergi vs. yollarla imama parasını öderlerdi. Bazı camiler imamın parasının, en azından bir kısmını karşılamak amacıyla hayırseverlerden gayrimenkul bağışı almak suretiyle caminin ve anlaştıkları din görevlisinin giderlerini temin için vakıflar kurmuşlar. Gayrimenkulün gelirinin üçte ikisiyle caminin ihtiyaçları, üçte biriyle de imamın maaşını karşılamak için vakıf senedine yazmışlar. 

Gel zaman git zaman imamların maaşı devlet tarafından karşılanmaya başlar. Vakfiye aynı şekilde durur. Vakfiye değişmediği için devlet memuru statüsündeki görevlinin bu gayrimenkul gelirinden pay alıp almaması gündeme gelir. Bir bilen olarak bu alim zatın bilgisine başvurulur. Beyefendinin verdiği cevap; maaşlı görevli, vakfiyedeki payı almaya devam eder şeklinde olur. Nasıl beğendiniz değil mi bu fetvayı. Keşke maaş,  artı lojman, artı vakfiye payından sonra bir de boş mezar ilavesi yapsaydı daha iyi olurdu. İmam maaşlı olduğu için pay alamaz. Vakfiyenin geliri üçte üç camiye harcanır dese ölürdü değil mi? 

Sanki vakıf Allah’ın değiştirilemez bir kanunu. Vakıf, İslam fıkhında ortaya çıkmış fıkhi bir görüş. Fıkhi görüşler zamana, ihtiyaçlara ve şartlara göre değiştirilir. Çünkü dini bir görüştür. Vakfiyeye niçin değiştirilemez yazılıyor? İleride art niyetli birileri gelir, bu vakfiyeyi kendi emellerine hizmet etmesi için değiştirmeye kalkar endişesiyle bu kapıyı kapatıyorlar. Maaşlı bir insana hala bu vakfiyeden pay vermek, bunun için fetva vermek, vakıf yetkilisinin vermeye devam etmesi, görevlinin de bu benim hakkım diye alması, tek kelimeyle ayıptır, vebaldir, günahtır, dini bilmemektir, “Ezmanın tagayyürü ile ahkamın tagayyürü inkar olunamaz” Mecelle kaidesini uygulamamaktır, çağı okuyamamaktır, zamanın ruhuna uygun yaşamamaktır, yapılan işe dini kılıf bulmaktır. (Devam edeceğim.)

2 yorum:

  1. Merhabalar.
    Sayın hocam, milletin dini de imanı da para olmuş. Ne diyeyim. Daha fazla söyleyip de günaha girmek istemiyorum.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
  2. Başı böyle ise millete ne denir.

    YanıtlaSil