Ana içeriğe atla

Tek El

Varlığında, yokluğunu hissetmediğimiz tüm organlarımızdan bir tanesi eksik olunca veya işlevini görmeyince organlarımızdan her birinin ne kadar önemli olduğunun farkına vardığımız gibi bir haftadır sol elim işlevsiz olunca, iki elin birlikte ne kadar önemli ve vazgeçilmez bir organ olduğunu anlamış bulunmaktayım. 

Elimde bağ dokusu bozukluğu (Dupuytren Kontantürü) vardı. Çözümü ameliyatmış. Gidip bir el cerrahına ameliyat oldum. 

Ameliyat olduğum sol elimde yarım atel var. Elim dirseğime kadar sarılı. Tedavim üç haftayı bulacakmış. Bu demektir ki sol elim bu zaman zarfında sarılı olacak ve kullanamayacağım.

Tek el ile kalınca elin de diğer organlar gibi bir nimet olduğunu anlamam uzun sürmedi. Ne kadar şükretsem azdır. Tek bir el bile şükür için değer. Ya bir de hiç elim olmasaydı... 

Elimin biri sarılı ve kullanamıyorum diye karalar bağlayacak halim yok. Çünkü hayat devam ediyor. İki eli de olmadığı halde hayata tutunanlar var. Bereket elimi kullanamama durumu üç haftalık geçici bir süreyi kapsıyor. Üstelik kullanamadığım el sol el. İyi ki sağ elim aktif. Şayet sol elim alçıda olsaydı hayat benim için daha zor olurdu. Çünkü sol el çoğu kimsenin sağ el gibi kullanmadığı elidir. Bir nevi sol el sağ elin yardımcısıdır. 

Bu durumda bütün yük sağ elime bindi. Her bir işimi kimseden destek almadan tek elle yapabiliyorum:

Elbisemi giyebiliyorum. Çorabımı giyip çıkarabiliyorum. Aksatmadan işime gidip geliyorum. Alışverişe gidip tek elle taşıyabileceğim kadar alışveriş yapıyorum ve eve kadar taşıyorum. Yürüyüşümü yapıyorum. Toplu taşımaya binip iniyorum. Tek eli yıkamadan banyomu yapabiliyor, abdest alabiliyor, namazımı kılabiliyorum. Çay demleyebiliyorum vs. Hasılı kendi kendime yetebiliyorum. 

Her şeyimi iki el varmış gibi düzgün yapabiliyor muyum? Hayır. Nasıl yapabilirim ki. Şayet tek el ile her şeyi mükemmel yapabilseydik, ikinci elin olmasına gerek yoktu. Ama kimseye muhtaç ve yük olmadan olduğu kadar yapabilmenin hazzı bir başka.

Bir an için kullanamadığım el sağ el olsaydı, işte hayat o zaman benim için çekilmez olur, üç hafta geçip bitmezdi. Çünkü sol eli bazı işler haricinde kullanmadım. Ne yemek yiyebilir ne bir şey yazabilir ne de giyinebilirdim.

 Bu halime de şükür. 

Yorumlar

  1. Büyük geçmiş olsun . Hayatımızda her kayıp aslında kazançlarımızın çok da değerini bilmediğimizi ortaya koyuyor. Özellikle sağlıklı anlar, günler ne kadar kıymetli.
    İki elini kaybedip ağzıyla kalemi, fırçayı tutarak resim yapan sanatçılar var. İki ayağını kaybedip tekerlekli sandalyede olimpiyatlara katılan sporcular.
    Acil şifalar diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ediyorum Makbule Hanım. Dediğiniz gibi değerini kaybedince veya kısıtlanınca anlıyoruz. İki eli olmadığı halde ayağıyla resim yapanları da gördüm. Allah hepimize sağlık ve esenlik versin.

      Sil
  2. Merhabalar Ramazan Hocam.
    Çok büyük geçmişler olsun. İnşAllah en kısa zamanda eliniz iyileşir ve tekrar eski sağlığınıza dönersiniz. Kadınların da el ayası içinde sinir sıkışmalarından kaynaklı sıkıntıları oluyor. Bu nedenle sinir sıkışması ameliyatları olanları biliyorum. Demek ki sizin ki de bir değişik bağ dokusu rahatsızlığı. Buna tendom rahatsızlığı da diyebilir miyiz? Yoksa bu bağ dokusu apayrı bir rahatsızlık mı?
    Organlarımızın sağlığı konusundaki duygu ve düşüncelerinize aynen iştirak ediyorum. Ben de birkaç operasyon geçirdiğim için bilirim. Çünkü ben de damdan düşenlerdenim. Hani derler ya kim bilir? Damdan düşen bilir.
    Tekrar geçmiş olsun dileklerimi iletiyor ve size sağlıklı günler diliyorum. Allah'a emanet olun.

    YanıtlaSil
  3. Merhabalar Recep Bey. Çok teşekkür ediyorum temennileriniz için. Allah hepimize sağlık ve afiyet versin. Benim rahatsızlık bağ dokusu bozukluğu diye geçiyor. Sanırım tendon rahatsızlığı değil. Genelde orta yaşlarda elde ortaya çıkan, sebebi bilinmeyen, çözümü ameliyat olan bir hastalık. Elde elin altında bağ dokuları varmış. Bu bağ dokuları vücudun her bir yerinden gelen birbirine geçmeli bir doku. Sertleşme sonucu geçemeyince avuç içinde toplanıyor ve avuç içini (ayayı) büzüştürüyor. Büzüşünce parmakları kendine doğru çekerek elin düzgün durmasını engelliyor. Benim avuç içi de bağ dokularının toplabmasıyla sertleşti. Yüzük parmağını içe doğru çekti. İçe doğru çekme 45 dereceyi geçince ameliyat ediyorlar. Bu hastalığı yazı konusu edinecepim. Ameliyat öncesi ve sonrası resimlere yer vereceğim. Bu amelşyatı el cerrahlarının yapması öneriliyor. Çünkü riskli bir bölge. Yanlışlıkla sinirler de alınıyormuş. Bu arada bu hastalık işimi engellemiyorum. Acıma yoktu. Gecikince parmak iyice içe doğru kapanıyor ve diğer parmakları da içe çekiyormuş. Şükür ameliyat başarılı geçti. Üç hafta elim sargılı olacak. Sizin ameliyat olduğunuzu da biliyorum. Zor bir ameliyat idi. İnşallah başarılı sonuçlanır tedaviniz.

    YanıtlaSil
  4. Merhabalar Hocam.
    Verdiğiniz açıklamalı bilgiler için çok teşekkür ederim. Konuyu anladım sanıyorum. Tendom ve sinir sıkışması hastalıklarından biri değil apayrı bir hastalıkmış. Tekrar geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. İnşAllah en kısada sorunsuz bir şekilde eski sağlığınıza kavuşursunuz.

    Prostat ameliyat sonrası kaçınılmaz komplikasyonların dışında her şey iyi gidiyor.

    Selam ve saygılarımla birlikte Allah'a emanet olun.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde