Ana içeriğe atla

Özlü Sözler (2)

29.Bağışlamanın miktarı değil, zamanı önemlidir. Jean De La Bruyere

30.Balığın ve misafirin ortak bir yanları vardır. Her ikisi de üç günde kokar.

31.Barış, savaşların son düşüncesidir. Wieland

32.Barışı korumanın en iyi yolu, savaşa hazır olmaktır. G. Washington

33.Barışta oğullar babalarını, savaşta babalar oğullarını gömerler. Krezüs

34.Başaramadığınız zaman düş kırıklığına uğrayabilirsiniz ancak yeniden denemezseniz işte o zaman sizin için her şey bitmiş demektir. Beverly Sills

35.Başının derde gireceğini düşünen insan, şu anda başı dertte olandan daha fazla acı çeker. Voltaire

36.Başkaları için zor olan bir şeyi yapmak, kabiliyetli olmaktır; kabiliyetliler için imkânsız olanı yapmak dâhi olmaktır. Henri Frederic Amiel

37.Başkalarına yaptığın iyilikleri düşünme, onları kıracak neler yaptığını düşün.

38.Başkalarından en özenli bir biçimde saklayacağımız bir duygu varsa, o da nefrettir. Riaval

39.Başkalarını affedemeyen kişi kendisinin de üzerinden geçmekte olduğu köprüyü yıkmış olur. George Herbert

40.Başkalarının düşüncelerine saygı gösterin, hiç kimseye yanlış düşündüğünü söylemeyin. Dale Carnegie

41.Başkalarının sana minnet duymasını bekleme. Gücenilmemek yeterli bir lütuftur.

42.Başkalarının yapmayı güç buldukları şeyleri yapmak yetenek, olanaksız olan şeyleri yapmak ise dehadır. H. F. Amiel

43.Başkasından üstün olmamız önemli değildir. Önemli olan dünkü halimizden üstün olmamızdır.

44.Başlangıcı olan bir şey, nasıl olsa biter. Quintilian

45.Bazı insanlar bir kemik parçası için kendilerini köpek yerine koyarlar. İsveç Atasözü

46.Bazı konuşmacılar konuşurken ellerini nereye koyacaklarını bilemezler. En iyisi elleriyle ağızlarını kapamalarıdır. Tomaz Gonzaga

47.Bazı kuşlar diğerlerinden daha yüksekten uçar. Friedrich Nietzsche

48.Bekleyebilen için her şey iyi sonuç verir. Tolstoy

49.Ben 14 yaşındayken babam o kadar cahildi ki yakınımda olmasına dayanamazdım. Ama 21'ime geldiğimde, öyle çok şey biliyordu ki yedi yılda nasıl öğrendiğine şaştım. Mark Twain

50.Ben yalnız barışsever değil bir barış savaşçısıyım. İnsanlar savaşa savaş açmadıkları sürece hiçbir şey savaşları ortadan kaldırmayacaktır. Albert Einstein

51.Ben yalnızca annenim göz yaşlarına katlanamam. Virgil

52.Bencil adam, can sıkıntısından kurtulamaz. Geothi

53.Beni yüceltmek isteyenlerin benden daha yüksekte olmaları gerekir. Emerson

Not: Alıntıdır. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde