“Fakirlikle
İlgili Hadisler” başlığıyla bir yazı kaleme almış, fakirliği yeren ve fakirliği
öven hadislere yer vermiştim. Veren el, alan elden üstündür hadisi varken fakirliği
öven farklı kaynaklardaki hadislerin çokluğu dikkatimi çekmişti. O yazımda da bahsettiğim
gibi fakirlik övülecek ve yerilecek bir şey olmamasına, yerilmesi gereken bir şey
varsa o da çalışma imkanı olduğu halde başkasına el avuç açan kimselerin eleştirilebileceği
üzerinde durmaya çalışmıştım. Yine her fakirin mücadelesi, başkasına muhtaç olmadan,
kendi kendine yeten imkanlara kavuşmayı hatta zengin olmayı arzu etmesi kadar tabii
bir şey olamaz. Kısaca fakirlik istenmez, bundan kurtulmanın mücadelesi verilir.
Bu
girişin ardından fakirliği yeren ve fakirliği öven hadislere geleyim tekrar. İnsanların
fakir kalmaması ve çalışması için peygamberin teşvik etmesini anlayabilirim. Fakat
istenen bir durum olmamasına rağmen fakirliği öven hadisleri anlayabilmiş değilim.
Rivayetler uydurmadır veya zayıftır üzerinde durmayacağım. Yalnız fakirlik durumu
ya iyidir ya kötüdür. Hem iyi hem kötü olmaz. Bu durumda fakirliği hem yeren hem
de öven hadisler çelişki içermektedir. Peygamber ya övmüştür ya da yermiştir. Hem
yermesi hem de yermesi olacak şey değildir. Peygamber çelişkiye düşmeyeceğine göre
o zaman birileri peygamber üzerinden içindekini üretmiş. Başka da bir şey aklıma
gelmiyor. Maalesef hadis alanı bir konuda birbirine zıt hükümlerle doludur. Bir
konuda bir görüşe sahip olan bir kişi kendisini haklı çıkaracak hadisler bulabiliyor.
Niyetim
hadisler üzerine konuşmak değil. Bu konuyu ele almamın sebebi, Cübbeli’nin bir konuşmasında
“Fakirlerin zenginlerden beş yüz yıl önce cennete gireceğine” dair sözü üzerine.
Dayanağı da şu hadisler olmalı: "Muhâcirin fakirleri, onların zenginlerinden
cennete beş yüz sene önce girerler.” (Tirmizî,
Zühd, B. 37. Ayrıca bk., Ebû Dâvûd, İlim, B.13; İbn Mâce, Zühd, B. 6; Ahmed b.
Hanbel, Müsned, II, 296,343.). Başka bir rivayette de 40 yıl önce gireceklerdir
deniyor. (Müslim, Zühd, H.No: 37; Tirmizî, Zühd, B. 37; Dârimî, Rikâk, B. 118.)
Bu
sözü üzerine Cübbeli epey tepki çekti. “O zaman malını, mülkünü fakir, fukaraya
dağıt da cennete beş yüz yıl geç gitme” diyenler oldu.
Bu
hadisin sahihliği, zayıflığı üzerinde durmayacağım. Mevzu olabilir mi demeyeceğim.
Hadis şunu kastediyor şeklinde yorum da yapmayacağım. Fakirliği öven hadislerle,
zenginlerin fakirlerden beş yüz yıl sonra cennete gireceği rivayetlerini birleştirince,
aklıma gelen şu düşünceyi sizinle paylaşmak istiyorum. İslam ülkelerinin ve İslam
dünyasının fakir kalmasında bu tür rivayetlerin payı olabilir mi? İslam dünyasının
üretmemesinin, dünyaya katma değer sunmamasının temelinde bu tür rivayetlerin bilinçaltına
yerleştirilmesinin veya yerleşmesinin etkisi olabilir mi? Acaba birileri Müslümanlara
“Siz parayı, pulu, malı, mülkü, üretmeyi, dünyalığı ne yapacaksınız? Bu dünyada
şöyle ya da böyle karnınızı doyurun. Ahirette ise bu dünyada göremediğiniz her türlü
nimete konun. Bu dünyada rezil olun, ahirette ise vezir. Çünkü asıl olan öbür dünyadır”
mı demek istiyor? Bu konuda soruları çoğaltabiliriz.
Elhasılı,
birileri bize böyle bir şey dayatmasa bile görüntümüz, fiili durumumuz, acınası
halimiz bana böyle absürt sorular sorduruyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder