Daha önce seçimler öncesi yapılanları söyleyecektin.
Unuttum sanma. Hatırlatırım.
Unutmadım. Hatırlatayım sağır
sultanın bildiğini.
Dinliyorum.
Seçimler ölüm kalım savaşı üzerine
yapılır. Ya herru ya merru denir. Sanırsın ki ülke düşmana teslim edilmeyecek
ya da ülke düşmandan teslim alınacak. Bu mantalite ile seçime girilir.
Rakipten esirgenen hoşgörü seçmene
gösterilir.
Kesenin ağzı açılır. Elde avuçta ne
varsa saçılır. Hatta karşılığı olmayan da verilir.
Olmaz denilenler yerine getirilir.
Bunlar yük getirir, yarınları yok eder denmez.
Uçuk kaçık vaatler birbirini
kovalar.
Muhalefet her türlü vaadi verirken
suyun başını tutanlar öyle vaat verilmez, böyle yapılır der, devletin tüm
imkanlarını seferber eder, verdikçe verir. Ne var ne yok boşaltılır. Bir şey
kalmadı ise borçlanma yoluna gidilir. Ama yok denmez verilir. Nasılsa
kazanırsak, biz düzeltiriz, kaybedersek, rakip düzeltemesin düşüncesi hakimdir
burada.
Seçimden önce dert ve sıkıntılar
varsa ötelenir, her şey tozpembe gösterilir.
Zorunlu zam yapılacaksa, "zam
yapılacak kadar keriz değiller".
Borçları ötelerler.
Her şeyde indirime giderler.
Dövizi bastırırlar.
Kısaca imkanlara dair son kurşunu atarlar. Hatta borçla kurşun
alınır, o da atılır.
Sen seçim ekonomisinden bahsediyorsun.
Hele ki şükür.
Diyelim ki her şeyi verdiler. Sonra?
Sonrası tufan. Seçim sonrasında
geri bırakılıp ötelenen zamlar yağmur gibi yağmaya başlar.
Vergiler artırılır. Artırmakla da kalmazlar.
Ek vergi koyarlar. Yani verginin vergisini. Yani vergiler de yağmaya devam
eder.
Zam ve vergilerle bozulan bu ekonomi düzelir mi?
Nerede görülmüş bir ekonominin zam ve vergiyle düzeldiği. Günü
kurtarma, sıkıntıları yarınlara öteleme politikasıdır bu. Tüm bunları yaparken de
uygulanan seçim ekonomisi sonucu bu noktaya geldik denmez. Bizde mazeret bitmez.
Başka gerekçeleri öne sürerler. Sen de yersin bunları.
Ne
zamana kadar devam eder bu zam ve vergiler?
Bir
sonraki seçime yaklaşıncaya kadar devam eder. O seçim yaklaşınca ekonomi düzelmiş
gibi davranılır, zam yapılmaz, vergi konmadığı gibi indirime gidilir.
Yeniden
seçim ekonomisine döndük desene.
Aynen
öyle.
Bu
yeni seçime kadar da diğer seçim sonrası zam ve vergilerle toplananlardan daha fazlası
bu seçim öncesinde yine harcanır. Seçim biter, yeniden ara verilen zam ve vergiler
devreye girer.
Ama
bu zararı kendileri değil, millet çekiyor. Muhtar gibi kendilerini bitiriyor bunlar.
Bizleri bitiriyor. O zaman ne anladık biz bundan?
Anlaşılmayacak
bir şey yok. Ömrün, zamlarla ve verginin vergileriyle geçecek. Ömrünü tamamlayıp
giderken de bunları çocuklarına ve torunlarına miras bırakıp gideceksin. Senden
bayrağı devralanlar zamlı hayat ve vergili hayata devam edecekler. Onlar da evlatlarına
bırakacak.
Desene
bizdeki siyasetin götürüsü getirisinden fazla.
Aynen
öyle.
Hiç
faydası yok mu?
Olmaz
olur mu? Sandığa gidip oy verenler kazandık sevinci, kaybedenler de kaybettik üzüntüsü
yaşar bir müddet. Sonra her biri önlerine konan ev ödevini yerine getirmek için
mücadele ederler.
Yeter
tamam. Ben gidiyorum.
Nereye?
Ceremesini
çekmemek için siyasete girmeye.
Boş
yere uğraşma.
Niçin?
Çünkü
siyaset belirli kişilere belirli ailelere belirli zihniyetlere zimmetlidir. Onların
tapulu malıdır. Oralar senin gibilerinin benim gibilerinin tutunacağı yerler değildir.
Sen en iyisi zamlı ve vergili hayata kendini alıştır. Ne kadar fazla ödersen, çocuk
ve torunlarına daha az miras bırakırsın. Lütfen, beni de kendini de oyalama. Git
vatandaşlık görevini yap. Zira diğer seçim öncesi seçim ekonomisine para lazım para.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder