Bir zamanlar bir
siyasi parti ile organik bağınız vardı. Müntesipleriniz de çoktu. Gençlik
hareketinin nabzını tutuyordunuz. Çoğu yerde öğrenci evleri ve yurtlarınız
vardı. Çıkardığınız dergi en fazla satan dergiler arasındaydı.
Evet böyleydi.
Sonra bağınız olan
siyasi parti ile aranızda bir sorun çıktı. Sorunu çözemeyerek köprüleri
attınız. Ev ve yurtlarınızda kalanları ya o ya biz demek suretiyle tercihe
zorladınız. Sonunda sizi tercih etmeyenleri ve ortada kalanları gece vakti kapı
dışarı ettiniz. Bu ayrışmanın sonucunda hareketiniz küçüldü.
Evet öyle oldu.
Başka siyasi partiye
destek verdiniz.
Evet.
Gün geldi, dini
lideriniz vefat etti. Yerine oğlu geçirilmesine rağmen sizin hareket pek varlık
gösteremedi. Hareketinize yeniler gelmediği gibi eskileri de tutamaz oldunuz.
Küçüldükçe küçüldünüz.
Öyle oldu.
Eskisi gibi
siyasetin içinde değilken bir seçim öncesi, içeriği hakaret dolu bir manifesto
yayımladınız. Seçimde başka bir partiye destek vereceğinizi açıkladınız.
Aynen öyle
oldu.
Manifestonun
ardından 4 yıl sonraki seçimde aleyhinde manifesto yayımladığınız partiye
destek verdiniz.
Evet.
Benim garibime giden
manifesto yayımladığınız parti hatalarını düzeltti mi ki destek verdiniz?
Bildiğim kadarıyla destek verdiğiniz parti aynı parti. Hatta hatalarından
vazgeçmediği gibi yanlışlarını artırdı. Ne değişti?
Büyüklerimiz böyle
istedi.
Destekle kalmadınız.
Bir ara siyaseten ve dinen pek sesiniz çıkmazken şimdi tam siyasetin
göbeğindesiniz. Durmadan siyaset yapıyorsunuz. Siyasetle de kalmayıp
savunuyorsunuz. Hayırdır, hidayete erip hak yolu mu buldunuz ya da destek verip
savunduğunuz parti yola mı geldi?
Bu bir anlaşma işi.
Kazan kazan prensibinin gereği yapıldı. Sonunda onlar da kazandı, biz de.
Siz ne
kazandınız?
Doğrusunu söylemek
gerekirse, kazanmakla kalmadık. Adeta küllerimizden yeniden doğduk. Bu sayede
hareketimiz dağılmadığı gibi yeniden büyümeye başladık. Kenetlendik yeniden.
Çoğu yerlerin bürokrasisi bize teslim edildi. Şimdi çoğu koltuklarda bizim
abilerimiz var. Kısaca bürokraside bizim ağırlığımız var.
Şimdi anlaşıldı niçin destek verdiğiniz. Tüm mesele koltuk kavgasıymış.
Meselâ, Adalet sistemi savcı ve yargıçlar bu camiadan diyebiliriz gibi mi
YanıtlaSilAdalette, üniversitede, sair bürokraside hep varlar. Lisans mezunu, yüksek lisans ve doktorası olanlar öğretim görevlisi, yapamayanlar fakülte sekreteri vs. Her alanda bu kesim öncelikli. Bir delikten ikinci defa ısırılma uğruna hepsi.
YanıtlaSil