Ana içeriğe atla

Vergilere İlave Vergiler de Benden

Yılda iki taksitle bir defa alınan MTV, 2023'e mahsus olmak üzere iki defa alınacak. Bu demektir ki hazine zor durumda. Zor durumda olanı bir başına mı bırakacağız? Değerlerimizde yardımın yeri vardır. Aynı zamanda vergi verme yükümlülüğümüz olduğuna göre ek MTV'nin mucidi kimse bundan esinlenerek zor durumda olan ekonomimize çorbada tuzum olsun misali katkı sunmak isterim. 

* Emlak vergisi de bu yıla mahsus iki defa alınmalı. Bir evi olandan iki, iki evi olandan dört, üç evi olandan 9 defa vergi alınmalı...

* Suyun içinde alınan aylık çevre-çöp temizlik vergisi aylık yerine günde bir evden kaç defa çöp atılıyorsa, o kadar alınmalıdır. Herkesin attığı çöp aynı değil denirse, her evden çıkan çöp, konteynerlerinin başında bekleyen görevli tarafından tartılarak teslim alınma yoluna gidilebilir. Ne kadar çöp o kadar vergi. 

* Pikniğe giden her aileden piknik vergisi alınmalı. Mangalda beyaz et pişirenler bir, kırmızı et pişirenler iki kat vergi vermeli. Bu şekil vergi zor denirse gidilen her piknikte yapılan masraf kadar devlete katkı yapılmalıdır.

* Tatilini yurt içinde veya yurt dışında geçiren her vatandaş, harcadığı kadar devlete vergi vermeli. Bunun adına zevk vergisi denebilir.

* Düğün yapan herkesten aile kurma vergisi adı altında gürültü vergisi, konvoy vergisi, müzik vergisi, yol kesme vergisi, çeyiz vergisi vs. alınmalı.

*Arabasını evinin önündeki veya herhangi bir yola park edenden park vergisi alınmalı.

* Cep telefonlarından alınan telsiz ücreti gibi evinde ve işyerinde televizyonu olan herkesten TV kullanım vergisi alınmalı.

* 2023 yılında kurban kesen, yurt içine veya yurt dışına bağışlayan herkes harcadıkları meblağ kadar devlete vergi vermeli. Yurt içinde kesen ve yurt içine bağışlayanlardan bir katı alınmalı, yurt dışı bağışları ise beş ile çarpılmalı.

* Her türlü alışveriş kadar devlete vergi verilmeli.

* Umum tuvalet vergisi alınmalı. Küçükten bir katı, büyükten beş katı kokutma parası alınmalı.

* Doğan her çocuktan, her türlü okul yaşına kayıttan, evlilik ve askerlikten, iş kurmaktan ve işe girmekten vergi alınmalı.

* Evini kiraya verenlerden ve kirada oturanlardan verdikleri ve oturdukları kira kadar her ay vergi alınmalı.

* Camiye gidenlerden ibadet vergisi, gitmeyenlerden beynamaz vergisi alınmalı.

* Tatlı su çeşmelerinden içilen her sudan ve doldurulan her şişeden vergi alınmalı.

* Elektrik, su, doğal gaz ve telefon faturası kadar devlete vergi ödenmeli.

* Ceplerde taşınması gerekirken elde taşınan her cep telefonu vergiye tabi olmalı.

* Cep telefonu ile yapılan her konuşmadan konuşma vergisi, atılan her mesajdan mesaj vergisi, WhatsApp yazışmalarının her birinden sanal alem vergisi alınmalı. Cuma mesajı gönderenlerden ilaveten iki katı vergi alınmalı.

* Çay ocağı, kafe benzeri yerlerde içilen her şeyin bir katı da zevk vergisi olarak devlete ödenmeli.

* Lokanta vb. yerlerde yenen her yemekten yemek vergisi alınmalı.

* Trafiğe çıkan her araçtan yol vergisi alınmalı.

* Araca alınan her türlü yakıt miktarı kadar devlete ödeme yapılmalı.

* Her çarşı ve pazara girişlerde çarşı vergisi ödenmeli.

* 2019’dan beri enflasyona meydan okuyarak aynı fiyatla sayılan poşetler yapılan alışveriş fiyatına çıkarılmalı.

* Evini üstünden, mahalle ve sokağından uçan her kuş için oranın sakinlerinden kuş vergisi alınmalı... 

Gördüğünüz gibi istenirse vergi alınacak kalem çok. Yeter ki yetkililerimiz düşünsün. Mutlaka çözüm bulabilirler. Asla ek MTV ile yetinmemeliler. Devlet istesin, biz verelim. Bu vermeye karşı vatandaş olarak devletten tek istediğimiz, alınan tüm vergilerin harcanmasında, önceliğin kur garantili mevduat sahiplerine yapılmasıdır. Ki onların katkısının yanında bizim de onlara bir kıyağımız olsun.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde