İstasyonun ön tarafında
Tantavi Kültür Merkezinin yan tarafında büyükçe bir cami gördüm. Adı da
Mamuriye Camii imiş.
Geçen yıl hat sergisi
için kültür merkezine geldiğimde, sergide karşılaştığım bir arkadaşımla bu
caminin önündeki banklardan birine oturarak çay içip muhabbet etmiştim. O zaman
büyüklüğü dikkatimi çekmeyen bu cami geçen gün dikkatimi çekti. Evime de
yakınmış. Bu camide bir cuma kılayım dedim.
Bu hafta gittim bu
camiye. Biraz da erken gitmişim. Vaazı dinlerken camiyi de süzdüm. Dıştan göründüğü
gibi içi de büyükmüş caminin. Girdiğimdeki boşluk, ezanla birlikte cemaatle
doldu.
Tek tip halıyla tefriş
edilmiş cami. Tıpkı diğer camilerimiz gibi. Yalnız tefrişi diğerlerinden farklı
idi. Hiç içimi açmadı. Gel üzerimde namaz kıl demedi. Zemin görünecek şekilde
açıklıklar var. Bir halı diğer halının üzerine konmuş. Bu görüntüsüyle
temizliği de zor bu caminin. Seçilen halı rengi de camiyi açmamış. Kim tefriş
etti ise hiç estetikten anlamıyor belli ki.
Camiden, büyüklüğünden,
tefrişinden geçtim. Namazı kılıp çıkacağım. Caminin esas sorunu sıcak sorunu.
Hem de öyle böyle değil, bildiğin sauna. Saunaya gidip terlemenize, bunun
için para vermenize gerek yok. Bedava sauna size. Buram buram terleme garantili
bir cami. Tek yapacağınız, cumayı bu camide kılmak.
Sakın, abartıyorsunuz,
bizim kıldığımız camiler de öyleydi demeyin. Ne yaşadım ise dilimin döndüğünce
anlatmaya çalıştım.
Bu caminin sizin
gittiğiniz camilerden farkı, ne kliması var ne de pencereleri açık. Doğrusunu
söylemek gerekirse büyükçe pencerelerin elle açılabilecek şekilde ikişer camı
açılmış ama çift cam olduğu için açılan pencere camlara bakıyor. Hava gelmesi
için açılması gereken camları açmak için yüksek bir şeye basmak gerek. Onu da
kim yapsın. Yarım saatlik namaz değil mi, bunun için meşakkate gerek yok.
Ben neyse de bu caminin
görevlisi, başında sarık, sırtında cübbe ile nasıl hutbe okudu nasıl namaz
kıldırdı. Caminin kliması yok ama inşallah duş yeri vardır. Çünkü her namazdan
sonra duş almak gerek.
Cami görevlisi bu camide
kaç yıldır görev yapıyor, bilmiyorum ama öyle zannediyorum, yıllar yılı bu
camide görev yapıyorsa, bu sıcaklığı özümsemiş olmalı ya da sıcağı seven biri olmalı.
Bana manidar gelen, imamın bu camiyi klima vb. serinletme araçları için bir çözüm üretmemesi. Pekala bir hayırsever bulabilirdi.
Bulamazsa bile sergi açabilirdi. Nasılsa sergi eksik olmuyor cumalarda. En azından
Diyanetin yardım duyurusundan boşta kalan birkaç haftayı kendi camisinin ihtiyaçları
için değerlendirebilirdi. Bu yolları denedi veya denemedi bilmiyorum ama bu görüntüsüyle
ben çekiyorum, siz de ne çektiğimi tadın düşüncesiyle kılını kıpırdatmamış olabilir.
Diyelim ki imam para, pul,
yardım işlerine girmedi. Vaaz veren, bildiğim kadarıyla merkez vaizlerinden. Bugüne
kadar kaç merkez vaizi bu camide vaaz vermiştir. Hiçbirinin aklına gelip hocam,
bu caminin bunaltan sıcaklığına bir çözüm bulalım demedi mi?
Antrparantez şunu da söyleyeyim.
Bu caminin ne zaman yapıldığını bilmiyorum ama olsa olsa bu cami Cumhuriyet dönemi
camilerindendir. Selçuklu veya Osmanlı eseri değil. Çünkü Selçuklu ve Osmanlıdan
kalma eserler, yazın serin, kışın sıcaktır. Günümüze ait yapılan camiler ise yazın
sıcak, kışın soğuktur. Bu cami de öyle zannediyorum, kışın soğuktur.
Aman neyse ne? Bir daha bu
camiye gidip cuma kılmam, olur biter. Bundan sonrasını bu camide namaz kılanlar
düşünsün.
Son olarak, arkadaş, sen cuma kılmadın demeyin, vallahi de billahi de kıldım. Allah kabul etsin. İmamın hutbede ne okuduğunu, neden bahsettiğini, vaizin konusunu dinledim. Farzda imamın hangi süreleri bile okuduğunu biliyorum. İzlenimlerimi aktardım sadece. Allah beni affetsin. Bu yazıyı okuyan sizi de.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder