Ana içeriğe atla

Yurtiçi ve Yurtdışı Kurban Bağışları

Yardım kuruluşları yurt içi ve yurt dışı online kurban bağışı kabul etmekte. Her birinin hangi ülke için ne kadar kurban bedeli talep ettiklerini İnternet sitelerine girildiği zaman görmek mümkün.

12 yardım kuruluşunun online bağış miktarına ve bağışın yapılacağı ülkeyi inceledim. Karşıma birbirinin aynısı veya yakın ya da çok farklı rakamlar çıktı.

Afrika için küçükbaş bedeli 1.250 (keçi), 1.500 (koyun), 1.895, 2.190, 2.000, 2.200 arasında. Büyükbaş için 1.695, 1.850, 1.890, 2.000, 2.800 aralığında.

Yurtdışı küçükbaş için 2.200, 2.750, 2.250, 2.600, 3.700 şeklinde.

Filistin’de küçükbaş 5.800 lira.

Büyükbaş hissesi Afganistan’da 2.500, Ukrayna, Balkanlar ve Kafkaslarda 3.500 olarak belirlenmiş.

Yurtiçinde ise 3.500, 3.700, 5.400, 5.595, 5.950, 6.000, 7.500 aralığında.

Başka yardım kuruluşlarına da bakıldığı takdirde kesilen yere göre fiyat farklılığı gösterdiği görülecektir. Kurbanlığın semiz ve zayıflığına, ülke ve büyük ve küçükbaş olmasına göre değişmesi normaldir. Aynı kıtada birbirine yakın bağış miktarı da normaldir.

Ulaştığım miktarlardan hareketle normal olmayan bağış miktarlarını hem karartıp hem de altını çizdim. Tamam fark olsun da bu kadar olmaz. Bir diğer husus, küçükbaş olsun, büyükbaş olsun, her hisse aynı fiyata nasıl olur, bunu da anlamak zor. Zira hayvandan hayvana değişmesi lazım. Durum bu iken her bağışçıdan aynı fiyat talebi beni düşündürüyor. Hepsinden geçtim, Afrika’da da olsa 1.250 liraya bir keçi nasıl olur? Bu nasıl kurban edilir?

Bağışların en normal olmayanı ise Filistin’deki kurban fiyatı. Orası da yurtdışı ne de olsa. Bir ülkeden diğer ülkeye fark etsin ama arada bu kadar uçurum pes doğrusu.

Türkiye’deki kurban fiyatlarının 3.500 ila 7.500 arasında değişmesi başlı başına garip. Bu ayıp da bu ülkeye yeter de artar bile.

Normalde yurtiçi normal bedeli yurtdışına göre daha uygun olması gerekirken Türkiye’deki bir kurban bağışıyla Afrika’ya üç kurban bağışı yapılır. Bu fiyatlara göre ya Afrika anormal ya da biz. Öyle ya yurtdışında kurban için gidip gelme ve organizasyon gerekli. Bu da ister istemez daha fazla maliyet olmadı gerekir.

Fiyatlarda anormallik ve hayat pahalılığı ister istemez kurban fiyatlarına da yansımış diyeceğim ama kendimi bildim bileli bu ülkedeki kurban fiyatları yurtdışına göre daha pahalı. Zaten bundan dolayıdır ki kurban bağışında vatandaşın çoğunluğu yurtdışı seçeneğini tercih ediyor.

Afrika’da acaba sadece kurbanlık fiyatları mı uygun yoksa tüm ürünler bu şekil kelepir fiyatına mı? Orada bizde olduğu gibi hayat pahalılığı yok mu? Varsa da acaba kurbanlıklar resimlerde gördüğümüz Afrikalılar gibi bir deri bir kemik mi?

Afrika’da enflasyon yoksa bizim yetkililerin Afrika’ya gidip bir enflasyon dersi almasında fayda var. Çünkü biz kendimizi bildik bileli enflasyonlu hayatla yaşıyoruz. Vücut iyice bağımlılık yapmış olmalı ki şükür dimdik ayaktayız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde