14 Haziran 2023 Çarşamba

Okumuşun Seyri

Çarşı, pazar ateş pahası. Fiyatların yanına varılmıyor.

Hiç dert yanma. Bırak kırıldığı yerden kopsun. Hiç dert yanma. 

Bunu da mı söylemeyeyim. Bırak da içimi dökeyim. 

İçini dök dökmeye de sonrasında duyacakların içine oturur. O zaman seni ben bile kurtaramam. 

Ne olur konuştuğumda da?

Vatan haini derler. Nankör derler. Soğan, patatese ülkeyi satıyor derler. Derler oğlu derler. En iyisi uslu uslu otur.

Vatan hainliği ne alaka?

Piyasadan dert yanmanın karşılığı bugünlerde bu. Bunların karşısına ezan, bayrak konuyor. Ezan susmayacak, bayrak inmeyecek deniyor.

Kişinin geçim gailesi yaşamasında, fiyatlardan dert yanması ayıp mı ki birileri bana ülkeyi satıyor diyecek. Ne zamandan beri insanın namerde muhtaç olmamak için hesap kitap yapması vatan hainliğiyle eşdeğer oldu?

Konuşmana bakılırsa, ne demek istediğimi anlatamadım.

Çok iyi anladım. Anlamadığım kişinin devesine sahip çıkması niçin garip karşılanıyor?

Söylediklerinin doğru olması, haklı görüleceğin anlamına gelmez. Ki haklı  olsan da alacağın yok. O yüzden var git işine.

Tüm mesele vatandaş memnuniyeti değil mi? Bir ülkede vatandaş ne kadar mutlu olursa, o ülke mutlu ve huzurlu olur. Huzur ve mutluluk varsa, devletin ömrü de uzun olur. İlanihaye ezan da okunur, bayrak da dalgalanır.

Beni hiç etkilemeye çalışma. Vatandaşın çoğunluğu halinden memnun.

O yüzden mi yurtdışına gitmek için vize başvurusunda bulunuluyor?

Hani kim gidiyor?

Fırsatını bulan gidiyor. Yeter ki vizesi kabul edilsin. Bak sana bir istatistik söyleyeyim. 3,5 milyon kişi vize başvurusunda bulunmuş. Bu, bir önceki yıla göre yüzde iki yüz artış demektir. Bu bir beyin göçüdür.

Gidene güle güle hatta canı cehenneme deniyor. Hem gidenlerin yeri başka memnunlarla doluyor. Yani başka beyin göçleriyle.

Kimle?

Suriyeli, Afgan, Afrikalı vs.

Bunlar beyin göçü değil, beden göçü. Halbuki beğenelim, beğenmeyelim, bu ülkeden gitmek isteyenler, okumuş kesim. Biz beyin veriyoruz, karşılığında beden alıyoruz. Yakında tek ulustan çok uluslu bir ülke olursak, hiç şaşırmayalım. Çünkü gelenler genç ve üreme oranları bizim kalanlardan yüksek.

Bu ülkenin sorunu zaten okumuş sorunu. Bu ülke onları okutmuş. Tam vatana hizmet edecekleri yerde çekip gidiyorlar. Vatan haini, nankör bunlar. Şu cennet vatan terk edilir mi?

Böyle diyeceğine, onları bu ülkede nasıl tutabiliriz hesabı yapmak daha doğru olmaz mı? Bu ülkenin yetişmiş insanını bu ülkede tutmanın yollarını hep birlikte bulmalıyız. Gitmek isteyen olursa da bu ülkeden memnun göndermeliyiz. Kapıyı da açık bırakmalıyız ki dönebilsin. Hiçbir şey yapamıyorsak, böyle bir sorun olduğunu kabul edelim. Sorunu kabul etmek yarı yarıya çözmek demektir.

Memnuniyetsizlerin tek sorunu hayat pahalılığı mı?

Bunu gidenlere veya gitmek isteyenlere sorarsak, daha iyi olur. Ekonomi belki de sadece bir tanesidir. 

Niye onlara soralım ki? 

Aldığın bir ürünü geri verirken firmalar sebebini soruyor. Niye soruyor? Çünkü müşteri memnuniyetini esas alıyorlar. Buna göre kendilerini geliştiriyorlar. Vatandaş müşteri değil tabi. Ama sorsak ne olur. Kıyamet mi kopar? En azından değer verip sebebini sordular der...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder