13 Haziran 2023 Salı

Gönüllü İkinci Fil İstemek

Nasrettin Hoca'nın Timur'la arasında geçen fil hikayesini bilirsiniz. Bilmeyenler için kısaca anlatayım. Bilenlere de hatırlatmış olayım. Timur'un bir fili var. Bu fili Timur salmış alana. Kimin neyi varsa yiyip için telef ediyor. Vatandaş illallah demiş ama Timur'un korkusundan gidip şu filini çek diyemiyor. Sonunda epey bir kalabalık bir araya gelmiş. Önlerine de Nasrettin Hoca'yı almışlar. Hep birlikte Timur'a filini şikayet edecekler.

Yollanmışlar Timur'a doğru. Tam huzura varacaklarında Nasrettin Hoca sağına soluna ve arkasına bakmış. Kalabalıktan eser kalmamış. Yolunu bulan tüymüş. Bu durumu gören Hoca görürsünüz siz demiş ve Timur'un yanına girmiş. Timur'a "Efendim, sizin filinizden çok memnunuz. Yalnız filiniz yalnızlıktan sıkılıyor. Yanına ikinci bir fil daha istiyoruz" demiş. Halkın memnuniyetini esas alan Timur bu isteği memnuniyetle yerine getirir ve ikinci fili verir.

Dışarı çıkınca sevinçli haberi bekleyen ahali ne oldu ne oldu diye Hoca'ya sorar. Hoca da ikinci filiniz hayırlı olsun deyip yoluna revan olmuş. 

Timur ile Nasrettin Hoca aynı zamanda yaşamadığı, haliyle birbiriyle karşılaşmadığı malum olunca tarihte böyle bir olay da olmamıştır. Böyle de olsa bu kıssadan hisse çıkarmamıza mani bir durum yoktur.

Hikayeye dönersek, Timur zarar vereceğini bile bile filini şehrin içine salıyor. Filin yediği önünde yemediği arkasında. Tüm ekili araziyi tahrip ediyor. Halk bu durumdan muzdarip. Ama ne yapsınlar. Fil koca Timur’un. Heybetli mi heybetli. Bunu ona söylemek, filinden rahatsız olduklarını söylemek cesaret ister. Çünkü karşılarında zalim mi zalim biri var.

Bıçak kemiğe dayanmış olmalı ki korkuyla yaşamaktansa, gerekirse ölmeyi göze almışlar. Hepimizi öldürecek değil ya demiş olmalılar ve hep birlikte Timur’a bu durumu izah etmeye yeltenmişler. Ama bu cesaretleri Timur’un kaldığı sarayı görünce uçup gitmiş ve Hoca’yı bir başına bırakarak arazi olmuşlar.

Cesaret gösterip dertlerini anlatmak ve bu dertten kurtulmak yerine tüyüp korkuyla yaşamayı seçen bu insanların kendisini yarı yolda bıraktıklarını gören Hoca da görürsünüz dercesine ikinci fil talebinde bulunur ve birinden dertli olan ahalinin nur topu gibi ikinci fili olur. İki fille birlikte yaşamaya devam ederler. Artık iki filden nasiplerine ne kalırsa. Buna da yaşama denirse tabi.

Kendi dertleriyle ilgili bir konuda ahalinin kendi aleyhlerine olacak şekilde Hoca’yı yalnız bırakmaları hoş değil. Bunun tasvip edilecek bir tarafı yok. Şu bir gerçek ki kendi düşen ağlamaz. Çünkü kendi derdinin ucundan tutmaktan kaçınanlar hep sorunla yaşamaya devam edeceklerdir. Halbuki Timur’un yanına varsalardı, bir defa korkacaklardı. Belki de sorunları çözülecekti. Bu aşamadan sonra geri kalan ömürlerini fillerin verdiği zararlara saç baş yolarak geçirecekler.

Yine bir gerçek var ki ahali korkudan kaçsa da bir an için cesaret örneği göstermeleri takdire şayan. En azından Timur’un kapısına kadar varabilmişler. Aynı zamanda filin verdiği zarardan haberdarlar, bunu Timur’a söyleyemeseler de bu durumdan rahatsızlar.

Konuyu bağlamak istersek, öyle insanlar var ki Timur’un filinin verdiği zarardan fazla zarar görüyor. Bu zarara rağmen dertlenip sızlanmıyor. Dertlenip sızlanmayınca haliyle hallerinden şikayetçi de değiller. Bundan da ötesi yaşadıkları zararı savunuyorlar ve bu hallerinden memnunlar. Memnuniyetlerinden, durmadan hallerine şükrediyorlar. İşin garip ve trajikomik tarafı da bu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder