Seçime ramak kala siz kim kazanır,
kim kaybeder derdinde ve heyecanı içinde iken sizin kadar olmasa da ben de
sonucu az buçuk merak edenlerden idim. Ta ki cumartesi öğleye kadar. Artık bu
aşamadan sonra varsın sonucuyla beraber seçim sizin olsun. Zira ben geçim
derdine girdim.
Hoş, bende geçim derdi hiç bitmedi.
Dede Abdülmuttalip nasıl ki geçim için develerinin peşine düşmüşse ben de geçim
işini bir türlü aşamadım. Yani dünyalık yaşamada üstüme yok. Keşke bazıları
gibi dünyalık peşinde koşmayan biri olabilseydim. Ne edersiniz ki kumaşım bu
kadar.
Her şey birkaç defa giydiğim ceket
ve 8-10 kadar giydiğim paltonun kuru temizlemeciye verilmesiyle yeniden
depreşti. İlaveten şunu da ver diye bir palto daha tutuşturuldu. Sanki bedavaya
yıkıyordu kuru temizlemeci. Bu arada kuru temizleme nasıl olur, suyla yıkamıyorlar
mı bu temizlemeciler bunu? Su yoksa buna temizlik denir mi hiç?
Yolda giderken bir 500'ü gözden
çıkardım.
Ama benim yoldaki hesabım kuru
temizlemecide tutmadı. Çünkü paltonun beheri 275'e, ceket de 175'e imiş.
Toplamı da 725 tuttu. Nakit verirsem yüzde beş-on indirimi varmış. Günün tek
sevindirici yanı bu olsa da nasıl çıksın benden bir çırpıda o kadar nakit. Mecburen
al öbür aya diyerek kartı uzatacağım artık.
Uzatmadan söyleyeyim, öğleden beri ne
ağzımın tadı kaldı ne de yüzüm güldü. Sersem sersem dolaştım çarşı pazar. Kalsın
demeyip geri çıkmadığıma göre bu para benden çıkacak ama bu aşamadan sonra o ceketi
ve paltoyu önümüzdeki kış nasıl giyerim bilmem. Belki de gardıroba bir koyacağım,
bir daha giymeyeceğim. Üşüsem de bu böyle.
Nasılsa bir giymekle kış boyu giyme arasında
bir fark yok. Çünkü bir giydiğim takdirde seneye tekrar kuru temizlemecinin yolunu
tutacağım. Seneye fiyatlar nerede durur, şimdiden kestiremiyorum.
Ne zaman ki üşüdüm. Gardırobu açıp kışlıklarıma
bakıp verdiğim parayı gözümün önüne getireceğim. Bir bakmışsınız ki ne üşüme var
ne de titreme. Kısaca evdeki çamaşır makinesinde yıkanan ne varsa o türden giysi
giyeceğim. Kuru temizlemeciye gidecek palto, ceket ne varsa hepsini dolaba hapsedeceğim.
Güya bu ay doğal gaz parası vermeyeceğim
diyordum. Kuru temizlemeye gidecekmiş benim cebimde kalacak para.
Şu aşamadan sonra beni dertlere gark
eden hesapta olmayan bu kuru temizleme fiyatını nasıl unuturum, acısı ne zaman geçer
bilmiyorum ama bugünkü aklım olsaydı, çocuklardan birini kuru temizlemeci yapardım.
Gelsin ondan sonra paralar derdim. Bu da geçtiğine göre şu aşamadan sonra yapılacak
olan, bu derdi bir an evvel unutmak diyeceğim ama ne mümkün. Görünüşe göre hiç aklımdan
çıkmayacak gibi. Yüz devesini Ebrehe’ye kaptıran Dede Abdülmattalip’i şimdi daha
iyi anlıyorum. Aramızdaki tek fark, Dedenin develeri gasp edilmişti. Ben ise kendi
elimle vardım kuru temizlemeciye.
Siz siz olun, çamaşır makinesinde yıkanması
yasak olan giysiye para vermeyin. Vereceğiz derseniz, eve çamaşır makinesini bastırmayın.
Buna da elimiz mahkum derseniz, satın aldığınız kirlenince çöpe atın, yenisini alın.
Yani kirletin atın. Çünkü göreceksiniz ki yenisi kuru temizlemeciye verdiğinizden
ucuza gelecektir. En azından yeni aldım dersiniz ve yeni yeni giyersiniz.
Bu arada ileride siyaset düşünüyorsanız, mevcut siyasiler de kulağını açıp iyi dinlesin. Seçim vaadi olarak kuru temizlemeye vereceğiniz giyim bedava temizlenecek derseniz, seçimi banko kazanırsınız. Yeter ki “Kirletmek sizden, kuru kuru temizlemek bizden” deyin. Bu altın öğüdümü unutmaz, kazandıktan sonra bana bir kuru temizleme dükkanı açarsınız. Fifty fifty kazanırız. Gördüğünüz gibi siz de kazanacaksınız, ben de. Çok görmeyin bu garibe bu kazanmayı. Umarım, sadece biz kazanırız demezsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder