Bir tarikat şeyhi vefat ediyor, yerine varsa oğlu yoksa
damadı geçiyor.
Siyasi bir genel başkan vefat
ediyor, partinin başına oğlu geçiyor.
Kendisi siyasi yasaklı olduğundan
dolayı kurduğu partinin başına eşini getiriyor.
Bir baba sayısını bilemeyecek kadar
kaç dönem milletvekilliği yapıyor, kaç dönem kuralına takıldığı için vekil
olamıyor. Bir bakmışsın oğlu seçilecek yerden vekil listesine girivermiş. Artık
babasının ardından oğlu Mecliste bizi temsil ediyor. Babadan oğula geçen vekil
sayısı da az değil.
Bir partinin genel başkanı kaç
dönem genel başkanlık yaptıktan sonra vefat ediyor. Yerine oğlu genel başkanlık
yarışına giriyor. Seçildi ise babanın ardından genel başkanlığa devam ediyor.
Seçilemediyse tüm referansları babası olan yeni bir parti kurup partinin başına
geçiyor.
Bir baba ya da anne üniversitede
akademisyen. Emekli olurken ya da halen çalışırken bir bakmışsın oğlu ya da
kızı aynı üniversitede araştırma görevlisi olarak göreve başlayarak beşik
ulemalığı pardon soyad devam ediyor.
Aynı ailenin biri bir partide vekil
adayı, diğeri başka bir partide vekil adayı.
Soylu ve köklü bir aileden biri,
ünlü bir hocanın ailesinden çocuğu veya torunu kaç dönem liste başından vekil
seçiliyor.
Aşiret ağası ya da aşiret çocuğu
Mecliste.
Seçim ve Meclis çalışmasına
katılamayacak kadar hasta olmasına rağmen vekil gösterilip Mecliste bizi temsil
ediyor.
İnsanoğlunun gözünü toprak doyurur
dedikleri bu olsa gerek. Ki bunları toprak da doyurmuyor. Kendi giderken
çocuğunu yerine bırakıp aile silsilesi devam ediyor.
Görüleceği üzere vekil seçilmede
hikmet kriterleri say say bitmiyor. Meclise kapağı bir atan ise Meclisin
demirbaşı olup çıkıveriyor. Önemli bir kısmı da vekillikten emekli oluyor. Beşikten
mezara vekillik yaparken ölenler de oluyor.
Her ülkede böyle midir, bize has
mıdır yoksa normali bu mudur ya da Doğu toplumu olduğumuzdan mıdır, bilinmez
ama bana bu fiili durum garip geliyor.
Bazı kişi ve ailelere özgü bu şekil
vekil seçme fiili durumunu halkçılık ilkesinin neresine koymak gerekiyor
bilmiyorum. Güya bu ülkede herkes eşit ve bu ülkede bir kast sistemi yok.
Görünen o ki adı konmamış bir kast sistemi var bu ülkede. Şeyh de aynı aileden,
vekillerin önemli bir kısmı da aynı aileden.
Adına demokrasi, sandık ve seçim dedikleri şey, öyle zannediyorum, belli aileleri sırtımızda taşımak. Şu bir gerçek ki vekillik yapmak, bir partinin başına geçmek, bir tarikatın başına geçmek Anadolu insanının harcı değil. Zira bu yerler belirli soyadına ve belirli ailelere tahsis edilmiş vaziyette.
Napalım yani kıskanıp ta çatlayalım mı?
YanıtlaSilYaptığımız ve yapacağımız bir şey yok. Başkası için çatlamamıza da gerek yok. Görevimiz önümüze gelen seçkinleri seçmek.
Sil