Ana içeriğe atla

Seçim Beyannamem

Siyasilerimizin seçim döneminde verdikleri seçim vaatlerinden esinlenerek bir seçim vaat listesi de ben hazırladım. Bundan iyisi can sağlığı. Bakalım hazırlığım sizden tam puan alabilecek mi? 

1.Çocuğunuz ana karnına düştüğü andan itibaren her türlü hastane, doktor ve eczaneye ödenmesi gereken yüzde yirmi ilaç bedeli dahil her türlü masarif devlet tarafından karşılanacaktır. 

2.Annenin sağlıklı beslenmesi için yiyip içeceği, aşerme dahil her şey devlete aittir. 

3.Çocuğunuz doğduğu andan itibaren bez, ıslak mendil, çiçek ve çikolatası dahil her türlü hastane masrafı; bakım, giyim kuşam, yeme içme vb. harcamaları devlet tarafından giderilecektir. 

4.Evleninceye kadar çocuğunuzun her türlü masrafı, kreş, anasınıfı, ilk, orta, lise ve üniversite masrafı, harçlığı vs. devlet tarafından karşılanacaktır. 

5.Çocuğunuzu evinizde beslemek istemiyorsanız, evleninceye kadar barınma ve ibate imkanına kavuşacaktır. 

6.Oturduğunuz evin kirası, elektrik, su, doğal gaz ve her türlü faturanın ay, yıl ve belirli limit olmayacak şekilde her türlü ödemesini devlet üstlenecektir. 

7.Çocuğuna evde bakmak istemeyenler için devlet gözetiminde uzman bakıcılar nezaretinde bakım hizmeti verilecektir. Siz sadece sevmek istediğiniz zaman gelip sevip gideceksiniz. Çocuğunuzun size baba demesini istemezseniz, devlete baba diyecek.

8.Maaşınız enflasyondan etkilenmeyecek. Maaşınızda bir limit olmayacak. Ne kadar çekmek isterseniz, bankamatiğe yazıp çekeceksiniz. Bankamatiğiniz herhangi bir bankanın bankamatiğine bağlı olmayacak. Direk darphaneden para çekeceksiniz. Para basım ihtiyacını karşılamak için yeteri kadar yeni makine devreye girecektir.

9.Eviniz kira ise kiranızın tamamını devlet ödeyecektir. Eviniz kendinize ait ise devlet size kira yardımı yapacaktır.

10.Dışarıda yapacağınız her türlü alışveriş, yeme, içme devletin size verdiği devlet baba kartından giderilecektir. 

11.Devlet başta çocuğunuz olmak üzere tüm aile fertlerine iş vermekle yükümlüdür. Devlet istihdam edemediği vatandaşa işsizlik parası ödeyecektir. Herkes istediği işte çalışacak, eli sıcak sudan soğuk suya değmeyecek şekilde masa başı iş yapacak. Her türlü hizmet ve ihtiyaçlar ise Suriyeli ve Afgan vatandaşlarımız tarafından verilecektir.

12.Çocuklarınızın evlilik, çeyiz, ev, düğün masrafları yine devlet tarafından giderilecektir.

13.Yaşlandığınız zaman her türlü bakım, yeme, içme ve ibate hizmetleri huzurevleri marifetiyle karşılanacaktır.

14.Öldüğünüz zaman inancınıza göre cenaze işlemleri yapılacak. Cesediniz devlet tarafından daha önce hazır edilen boş mezara gömülecektir.

Kısaca yediğiniz önde, yemediğiniz arkada olacaktır. Aklınıza gelebilecek her şey boş mezarınız dahil devlet tarafından karşılanacaktır. Yani her şey beleş. 

Bu kadar hizmete sizden tek kuruş ücret alınmayacak. Yapacağınız tek şey, bizi iktidara getirmek için oy vermek olacaktır. Oy sizden, hizmet bizden. Haydi göreyim sizi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde