21 Nisan 2023 Cuma

Abdulmuttalip'inki de İş mi?

Ebrehe büyük bir ordu ile birlikte Kabe'yi yıkmaya gelir. Ordusunun önünde de filler var. Bundan dolayı Kur'an bu olaya Fil vakası der.

Mekkelilere büyük bir ordunun Kabe'yi yıkmak üzere geldiğini haber alır almaz, bir telaşa kapılır. Ne yapacaklarını bilemezler. Çünkü bu orduya karşı koyacak güçleri yok.

Çaresiz şehri terk edip dağın yamacına çekilmeye karar verirler. Şehirden ayrılmadan önce son kez Kabe'ye gelerek Kabe kapısındaki zincirlere tutunurlar. "Bu Kabe'nin sahibi sensin. Burayı koru" diye Allah'tan yardım isterler. 

Kabe müşrik Mekkeliler için her şeydi. Sayesinde ticaret merkezi idi burası. Yılın belli aylarında büyük panayırlar kurulurdu. Her bir yerden kimi ticaret kimi de Allah'ın evi Kabe'yi ziyaret için gelirdi. Yine Kabe sayesinde Araplar nezdinde bir ayrıcalıkları vardı. Ne de olsa Allah'ın evinin komşusu idiler. 

Kabe'nin sahibi ile araları pek olmasa da zaman zaman çıplak şekilde ıslık çalarak alkış tutarak tavaf ederlerdi. Gözü gibi bakarlardı bu eve. Bu ev olmasa ne yaparlardı? Eskisi gibi ticaret olmaz, ziyarete gelen olmaz, Araplar nezdinde bir itibarları da kalmazdı. 

İş başa düşünce nicedir terk edip yerine putlardan medet bekleseler de putlardan yardım istemeyi bırakıp Allah'a dua edip olup biteni seyretmek üzere dağın yamacına çekilirler. 

Bu arada Ebrehe de boş durmaz. Şehrin etrafına adamlarını göndererek şehri talan ettirir. Vatandaşa ait ne varsa yağmalatır. Yağmalanan malların arasında Peygamberimizin dedesi Abdulmuttalip'e ait 100 deve de vardır. Bu develer sadece dedeye değil, tüm Haşim oğullarına aitti. Ailenin geçim kaynağı idi bu develer. Yokluğu felaket idi. Koca aile ne yiyip ne içecekti sair zamanda. 

Develerin Ebrehe'nin adamları tarafından ele geçirildiğini öğrenen Abdulmuttalip, şansını denemek üzere soluğu Ebrehe'nin kapısında alır. Ebrehe'den görüşme talep eder.

Ebrehe Abdulmuttalip'i huzura kabul eder.

Ne istediğini sorar.

Abdulmuttalip develerimi istiyorum der. 

Ebrehe şaşırır bu isteğe. Şaşkınlığını da dışa vurur. Millet Kabe derdinde, sen ise develerinin peşindesin. Ben sanmıştım ki Kabe'yi yıkma diye ricaya geldin. Aklı sıra dede Abdulmuttalip'i lafıyla ezecek. Abdulmuttalip lafın altında kalır mı? Kaçın kurasıdır. Ben develerin sahibiyim. Onları korumakla yükümlüyüm. Kabe'nin sahibi ise başkası. O orayı koruyacaktır şeklinde cevap verir.

Bu karşılıklı münavele nasıl sonuçlandı bilmiyorum. Bildiğim, Ebrehe'nin ordusu Kabe'ye yaklaşmadan telef olduğudur. Kabe'nin sahibi evini korumuştur. 

Bilmediğim bir şey daha var. Abdulmuttalip’in ailesine ait develerin akıbetinin ne olduğudur.

Burada izninizle dedeyi haddim olmayarak eleştirmek istiyorum. Zira hak etti bu eleştiriyi. Ebrehe ısrarla develeri bırakıp Kabe’ye odaklanması gerektiğini söylemesine rağmen dede develerim de develerim demiş. Bu ise hiç yakışık almamıştır. Öyle ya mevzubahis olan Kabe ise develerin, geçim derdinin, dünyalık malın lafı mı olurdu. Büyükler neye odaklanmamızı istiyorsa, ona odaklanmak lazım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder