Ana içeriğe atla

Kurbanlıklar Cep Yakacak

Ramazanı, bayramını uğurladık. Ufukta 2 ay sonra gelecek kurban bayramı var.

Et fiyatlarının halen 350 lira olduğu göz önünde bulundurulursa, kurbana kadar bu fiyatların 400 liraya yükselmesi kuvvetle muhtemel.

Bu demektir ki kaç yıldır cep yakan kurbanlık fiyatları bu sene bütçeyi epey zorlayacak. Çünkü en küçüğünden büyükbaşa kurban ortağı olan birisi, 10 bin lirayı gözden çıkarması gerekecek. Haydi kesti diyelim, orta ve dar gelirli bir ay boyunca ne yiyip ne içecek?

Orta ve dar gelirlinin kurbanla işi ne? Onlar zaten zengin değil, onlara kurban düşmez diyebilirsiniz. El hak doğru. Bu kesimlere kurban düşmez. Yalnız yıllardır dinen zengin olmamasına rağmen bu ülkenin fakirleri de dişinden, tırnağından artırarak borç harç kurban keserdi. Hem dini vecibe mi yerine getireyim hem de çoluk çocuk başkasının eline bakmasın, et* yüzü görsün derdi. Ama bu bayram zaten hiper enflasyonla birlikte ay sonunu borçla getiren fakir insan kurban kesemez ve kesmemeli de.

Bu demektir ki bu kurban bayramında gerçek zenginler kurban kesecek. Her şeye rağmen kesmeye kalkan da kredi kartına taksit imkanı olan kesim yerlerini tercih edecek.

Görünen o ki yıl boyu kasaba gidip et alamayan ve iştahını kurbana saklayan insanımızın büyük bir çoğunluğu bu bayram kurban kesemeyecek. Bu durumda ne yapılabilir?

Dinen kurban kesmekle yükümlü zenginlerimiz kestikleri kurbanlık tan daha fazla pay ayırarak yakınlarından başlamak suretiyle ihtiyaç sahiplerine dağıtmalıdır.

Birden fazla kurban kesmekle yükümlü zenginlerimizin büyük çoğunluğu bir tanesini kendi kesip bir tanesini de yurt dışına bağışlıyordu. Zenginlerimizin bu seneye mahsus tüm kurbanlarını yurt içinde kesmesinde fayda var. Yani yurt dışına göndermemeli. Öncelikli olarak kendi yakınlarından kurban kesmeyen varsa bir kurbanlığını onlara verip kendi adına kesmesini sağlayabilir ya da kendisi kesip yakınlarına pay edebilir.

Kurban fiyatlarında devlet sübvanse yapabilir. Kurban kesecek orta ve dar gelirli işçi ve memura belirli bir miktar kurban yardımı yapabilir.

Peşin fiyatına taksitli kurbanlık satışları zorunlu kılınabilir.

Yeterli miktarda kurbanlık olup olmadığı hesabını devlet yapmalı. Kurbanlık sayısı yeterli değilse, arz talebe göre tedbir almalı. Hayvancılık yapan esnafı mağdur etmeyecek şekilde gerekirse, kurbanlık ithaline izin vermeli.

Kurbanlık piyasasını suni olarak yükseltmeye çalışanlara karşı devlet yetkili birimlerine denetim yaptırmalı.

Kurbanlık fiyatlarının suni yükselişinin önüne geçmek veya dar ve orta gelirliye destek olmak amacıyla Et ve Süt Kurumu maliyetine taksitli satış yapabilir.

Nasıl bir çözüm yolu bulunur bilmiyorum. Aklıma gelen çözüm önerilerini sundum.

*Mesele sadece kurbanda kurbanlık kesmekten ibaret değil. Dar ve orta gelirli, kestiği kurban etinin büyük çoğunluğunu dolaba koyarak yıl boyu kullanacağı et ihtiyacını yemeklerin içine atarak gideriyordu. Beslenme ve yemeklere lezzet gelmesi için de mutlaka ete ihtiyaç var.

Yorumlar

  1. Şu anda büyükbaş 6 ortaklı erkek kurbanın fiyatı, kişi başına 10 bin TL.sıdır. Tespitiniz doğru. Benim emekli maaşım 8.700 TL.sıdır. Benim gibi insanların ne yapmsı gerekir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 15 bin lirayı da bulur diyenler var. 10 bin en düştüğü. Kenarda bir birikintiniz yoksa bu maaşla size kurban düşmez. Allah fakir fukaranın yardımcısı olsun.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde