Ana içeriğe atla

İyi ki Seçimler Var!

Bu ülkede iyi ki seçimler var. Çünkü seçimler dolayısıyla,

Siyasilerimiz vatandaşın ayağına geliyor. 

Vatandaşı dinliyor, gönlü alınıyor. 

Vatandaş kendini değerli hissediyor. 

Siyasilerimiz vadediyor. 

Vatandaş umutlanıyor. 

Siyaset söz veriyor. 

Vatandaş sözlerin yerine getirilmesini beklemeye koyuluyor. 

Siyaset umut dağıtıyor. 

Vatandaş heyecanlanıyor. 

Siyaset seçimden önce kesenin ağzını açıyor. 

Verdikçe veriyor. Vermediğini veriyor. Yağdırdıkça yağdırıyor. 

Olmaz denilenleri olduruveriyor.

Seçilebilecek sıradan aday gösterilenler daha seçim olmadan vekilliği garantiliyor. Bunlar için seçim heyecanı listeyle birlikte sona eriyor.

Listeye giremeyenlerde bir üzüntü bir üzüntü ve kırgınlık. Bu sefer olmadı ama diğer seçim niye olmasın diyerek beş yıl sonrasını umutla beklemeye koyuluyor.

En büyük heyecan ve stres de partisinin çıkaracağı vekil sayısının sınırında listede yer alanlarda oluyor. Bu stres sonuçlar açıklanıncaya kadar devam ediyor.

Vatandaş kendine gündem buluyor, akşam sabah seçim konuşuyor, kim kazanacak diyor. Kimiyle tartışıp kırıp döküyor kimiyle medenice tartışıyor kimiyle bahse giriyor. Şu gerçek ki vatandaşın kahir ekseriyeti siyaset uzmanı.

Tavandan tabana kutuplaşma had safhada oluyor.

Mitingler, kalabalıklar, piyasada canlılık dorukta...

Bu heyecan bu stres bu beklenti seçim sonuçları açıklanıncaya kadar devam ediyor.

Sonuçlar açıklanınca bazıları sevinir bazıları da üzülür.

Sonrasında da birkaç ay nasıl kazandık, niçin kaybettik üzerine tartışma olur.

Daha sonra ufuktaki seçim çalışmaları başlar yavaştan yavaşa. Umutlar sonraki seçimlere taşınır.

Hasılı iyi ki seçimler var. Olmasaydı, ne yapardık bir düşünün.

Yorumlar

  1. Sayın Hocam.
    prostat kanseri ameliyatımı 11.4.2023 salı günü oldum. 17.4.2023 t.den bu tarafa evdeyim. yazılarınızı takip edip okuyamıyorum. kesin sonuç 8 mayıs 2023 günü belli olacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok geçmiş olsun, Allah şifalar versin Recep Bey. Sessizliğinden sanırım ameliyat oldu diye düşünmüştüm. İnşallah 8 Mayısta olumlu haberler alırız. Kendinize iyi bakın. Baki selamlar.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde