Kimi görsen, kiminle konuşsan,
alışveriş ödemelerinde sıra bekleyenleri görsen, hepsinde bir tedirginlik
hepsinde bir serzeniş söz konusu. Hepsinin ortak derdi, ne olacak bu fiyatların
hali, böyle böyle nereye kadar gidecek...
Hak vermekle beraber bu tür serzenişlere
katılmıyorum. Tüm bu dertlenmeler bardağın boş tarafından bakmaktır. Herkes
bardağın dolu tarafından bakıverse, orta yerde ne sorun kalacak ne de
dert.
Bu insanlar dünyanın sabit kalmayıp
sürekli döndüğünü kabul ederler. Nedense fiyatların değişmesine tahammül
edemiyorlar. Madem ki dünya dönüyor, her şey hareket halinde. Fiyatlar da
bunlara paralel değişecek.
Fiyatlar değişecek ki insanlar,
kendi aralarında ortak nokta bulabilsinler. İki yabancı kırk yıllık arkadaş
gibi konuşuyorlar. Bir düşünün, fiyatlar sabit kalsa, iki yabancı birbirine somurtup
duracak.
Fiyatlar değişecek ki insanımız her
alışverişe gözü kapalı gitmeyecek, hesap kitap yapacak.
Her değişen etiketi görünce sadece
gözü değil, başta beyni olmak üzere tüm vücut harekete geçecek. Kah
homurdanacak kah kızacak kah bundan iyisi can sağlığı kah Avrupa'ya göre yine
iyiyiz kah evet pahalı ama şu şu artı yönümüz var kah eskiden bunları paramızla
bulamıyorduk, başkası gelince daha mı iyi yapacak, inadına istikrar, inadına
değişim diyecek. Böylece tüm vücut harekete geçecek. Sabit vücudu harekete
geçirerek vücudunun sadakasını vermiş olacak.
Şaka yapmıyorum, ironi asla. Bunun
adı bedenin atıl kalan yönlerini harekete geçirmektir. Düşünmektir, zihni
zorlamaktır, zihni açmaktır, dertlenmektir, dert ve sıkıntılara karşı
bilenmektir, her şeye rağmen ayakta kalmaya çalışmaktır. Daha önceki bolluk ve
refah adına bugünlere katlanmaktır, ardından iyi günlerin geleceğini umut
etmektir, hayattan beklentiyi azaltmaktır.
Aslında tüm sıkıntıların kaynağı
hayattan ve gelecekten çok şey beklemektir. Beklentiyi azalttıkça hatta yok
ettikçe, olanla yetindikçe hayat daha bir güzel olacaktır. Deneyelim bu
dediklerimi. Geri kalan ömrümüz daha huzurlu geçecektir.
Devam edelim. Anne karnında dokuz ay
on gün kalmayı unutup değişen fiyatlara tahammül edemiyor musun? Bu durumda yapacağın
şey, alışverişte fiyat sormayacaksın, terekten alacağını alıp etiketlere bakmayacaksın,
alavereni gözün kapalı yapacaksın, kasaya yanaşıp kasiyere ödeme yaparken kartı
uzatıp çekmesini söyleyeceksin. Kaç para tuttuğuna bakmayacaksın. Yapacağın tek
şey kart şifreni girmek olacak. Bu kadarına da katlan artık. Hatta kartında temassız
özelliği varsa, kartı post makinesine dokundurup çekeceksin. Karşılığında alışveriş
fişini ve slip almayıp kartı hemen cebine koyacaksın. Arkana bakmadan evin yolunu
tutacaksın.
Yine tüm bu olup biten de sorumlu aramayacaksın.
Tüm dünyada böyle, başa gelen çekilir hem biz daha iyi durumdayız diyeceksin.
Kaldı mı sorun? Bence sorun yok. Hayata
biraz da bardağın böyle dolu tarafından bakalım. Ayrıca meseleleri sorun etmemek
de meseleleri yok ettiğini unutmayalım ve geri kalan ömrümüzü huzurla geçirelim.
Dünya gailesi ve dünya meşgalesi için üç günlük huzur bozmaya değmez.
Düşünün sene, hayat hep tozpembe olacak, hep gül olacak, dikeni olmayacak. Hep iyi ve güzel şeyler... Çekilir mi bu hayat. Hem her şey güzel olacak da biz yazı konusu olarak ne bulacağız değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder