14 Mart 2023 Salı

Siyasetimize Dair

Hayatın her alanında insan büyük lokma yiyip büyük konuşmayacak. Konuşursa ne olur?

İstisnalar kaideyi bozmakla beraber nerede bir büyük konuşan olursa, hayat ona tükürdüğünü yalatıyor. O yüzden bir insan en son konuşacağını ilk başta konuşmamalı. Gerekirse bin düşünüp bir konuşmalı. Tükürdüğünü yalamak bazılarının çok hoşuna gidiyor olmalı ki çok sayıda yaptıkları zikzaklarla tükürdüklerini yalamaya devam ediyorlar. Zikzağın sevenleri nezdinde bir karşılığı varsa ve de zikzak çizenlerin mideleri götürüyorsa, bize ne? Bize ancak afiyet olsun demek düşer.

*

Yasalar çerçevesinde kurulan Mecliste veya Meclis dışında temsil edilen, halk nezdinde az veya çok bir tabanı olan legal hiçbir siyasi parti dışlanmamalıdır. Amaç onları legal siyaset arenasında tutmak olmalıdır. Onları siyasi rakip görüp onları siyaseten mağlup etme anlayışıyla hareket etmek gerekir. Onları ve seçmenini ötekileştirmek, germenin ötesinde bu ülkede bir katkısı olmaz. Dışlandığı takdirde dışlanmış parti ve seçmeni sağlıklı hareket edemez. Bu şekilde tu kaka yapmakla bu tür partilerin tabanı yok edilemediği gibi bunları birbirine kenetlemiş oluruz. Öyle zaman gelir ki kilit parti durumuna gelebilir. Bunları yasal zeminde tutup bunlarla asgari müştereklerde anlaşarak gerekirse ittifak veya koalisyon kurulabilmelidir. Türkiye'nin bundan başka çaresi yoktur. Bu tür partilerin temsilcileri arasında suç işleyen, söz ve eylemleri yasalar çerçevesinde suç kabul edilen olursa, yargı görevini yaparak suç işleyeni cezalandırmalıdır. Senin ittifakına giren suçlu, benimkine giren masum anlayışı, bir demagojiden ibarettir. Algı oluşturmaya çalışmak ve seçmenin gözünü boyamaya ve de kandırmaya yönelik hamleler demektir.

*

Yeni sisteme geçme gerekçelerinden biri de eski sistem koalisyonlar davetiye çıkarıyor. Türkiye bundan çok çekti. Yeni sistemle birlikte koalisyonlar dönemi sona erecek dendi. Halkın kıl payı teveccühüyle yeni sisteme geçildi. Bu sistemle birlikte yaşayarak görmüş olduk ki koalisyon aynen devam ediyor. Farkı, eski sistemde koalisyonlar seçimden sonra kurulurken, yeni sistemde ise adına ittifak denilen koalisyonlar seçimden önce kuruluyor olmasıdır. 

Görünen o ki bizim sistemimiz ve demokrasi anlayışımız bize özgüdür. Hangi sistemi getirirsek getirelim, biz kendimizi sisteme göre değil de sistemi kendimize benzetiyoruz.

*

Türkiye’nin kurtuluşu ben bu ülkeyi kurtarırım, verin bize veya bana yetkiyi diyenlerden kurtulmaktır. Kısaca kurtarıcılardan kurtulmaktır. Değilse, kurtarıcıyım diyen kurtarıcılar her daim kendilerini kurtarır, halkı yaya bırakır. Kişileri kurtarıcı görmekten ziyade her şeyiyle işleyen bir sistemi kurmak bu ülkeyi kurtarır. İşleyen sistemde iktidara kimin gelmesi, ülkeyi kimin yönetmesi, hangi zihniyetin iktidara gelmesi, hükümetin koalisyon veya ittifak olması fark etmez. O zaman bu ülke için siyaset ve sandık her şey değil, bir şey olacaktır. Siyasete düşen, işleyen sistemi işletmek olacaktır. İşleyen sistemi değil de sahibine göre işleyen bir sisteme devam edersek, her seçim ve her  defasında hayal kırıklığı yaşamaya devam edeceğiz.

2 yorum:

  1. Merhabalar Sayın Hocam.
    "...İşleyen sistemi değil de sahibine göre işleyen bir sisteme devam edersek, her seçim ve her defasında hayal kırıklığı yaşamaya devam edeceğiz. ..."
    Bu tespitinize yürekten katılıyorum, zaten aksini düşünmek akıl karı değildir.
    Kaleminize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar. İşleyen sistemin temellerini atarsa bu ülkeyi kimse tutamaz. En azından normalleşiriz. Ölmeden görürüz inşallah.

      Sil