Ana içeriğe atla

Tüm Paylaşımları Siyaset Olanlara

Siyaset ülke yönetimi demektir. Bu görevi birileri yapması lazım. Siyasete ilgi duyuyorsanız ve de kendinize güveniyorsanız, sosyal medyada siyaset yaparak kendinizi heba etmeyin. Bu tür amatör siyaseti bırakın. Kolları sıvayarak aktif siyasete girin. Profesyonel siyaset yapın. Hem bu şekil siyasetin bir getirisi var, şöhreti var, geleceğinizi kurtarırsınız.

Sosyal medyada akşam sabah yaptığınız siyasetin size zerre bir katkısı olmaz. Çünkü kendiniz ve sizin gibi bu rolü üstlenen kişiler dışında bu tür paylaşımların bir karşılığı yoktur. Bu işi karşılık için değil, davanıza hizmet etmek amacıyla Allah rızası için yapıyorsanız, size tavsiyem, Allah rızası için sosyal medyada siyaset yapmayın. Çünkü bu milletin hepsi iyi bir siyasetçidir. Sizin bu yaptığınız, tereciye tere satmaktır. Sosyal medya siyasetiyle kimseyi ikna edemezsiniz, kimseyi tuttuğu partisinden vazgeçiremezsiniz. Kısaca beyhude bir çaba sizin yaptığınız. 

Yok, ben bu yolla inandığım ve desteklediğim partiye hizmet etmek istiyorum diyorsanız, partinizi kendi mahsulünüz bilgiler yazarak savununuz. Sahte hesapların hazırlayıp servis ettiği paylaşımlardan uzak durunuz. 

Partinizi çok seviyorsanız, onun iktidarda kalmasını veya iktidara gelmesini istiyorsanız, vatandaşlık görevi gereği sandığa gidiniz ve beğendiğiniz partiye evet mührünü basınız. Bunu yeterli görmezseniz, tavsiye etmesem de çevrenizde sizi sevip sayan, nazarlarında hatırınız olan kişilerden partinize destek isteyebilirsiniz. Böyle yaparak partinize en büyük desteği vermiş olursunuz.

Ne olur, sosyal medyada siyaset yapmayın. Çünkü bizde siyaset birleştirmez, ayrıştırır. Endişem odur ki dostlarınızla yapacağınız siyaset sizi dostlarınızdan, dostlarınızı sizden uzaklaştırır. Lütfen kısır çekişmelerden uzak durun.

Siyaseti dert ediniyorsanız, ülke yönetimine katkı sunmak istiyorsanız, siyaset aynı zamanda bir tespit, eleştiri, öneri ve yol gösterme sanatıdır. Kabiliyet ve eforunuzu bu yönde kullanın.

Başkası sizinle aynı siyasi görüşte değil diye onları düşman bilmeyin, hain ve nankör görmeyin, bidon kafalı, cahil, satılmış demeyin. Başkasına kızacağınıza, onları niye ikna edemedik diye kendinizde eksik arayın.

Sosyal medyada akşam sabah siyaset yaptığınız, siyasi aktörleri övüp yermeye ayırdığınız vaktin onda birini işimize, aşınıza, memleketin dertlerine ayırsaydınız, inanın, bu memlekete ve kendinize en büyük iyiliği yapmış olursunuz.

Unutmayın ki övgü ve yergi siyaseti, göğe çıkarma ve yere batırma bakış açınızın bu ülkeye bu ülke siyasetine zerre katkısı olmaz.

Siyasette aktif rol oynayan hiçbir parti ve lider kurtarıcı değildir. Sizin talepleriniz, yol göstermeniz, tespit ve tenkitleriniz siyasilere yol gösterici olacaktır. Vatandaşın yani sizin ufkunuz ülkemizde izlenen siyasetin önündedir. Siyasetin arkasına takılmak yerine siyaset sizin peşinize takılsın. Siyaset sizin talep ve önerilerinizle şekillensin.

Sürekli övdüğünüz kişiler hatalarını göremezler. Sürekli yerdiğiniz kişiler hep eleştiriliyorum diyerek sağlıklı hareket edemezler. Bırakın fahri siyaseti. Bu işi bu işe soyunanlar yapsın.

Hep övüyorsanız, taktığınız gözlüğü değiştirin. Sürekli eleştiriler yapıyorsanız, yine gözlüğü değiştirin.

Savunduğunuz parti doğru yolda doğru hamleler yapıyorsa, bu millet yanlışta isabet etmez. Kısaca sosyal medyada parti trollüğünü bırakın. İşinize yoğunlaşın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde