Mart 2023 itibariyle etkin durumda olan irili ufaklı 121
tane parti varmış.
Bu partiler içerisinden 36 tanesi 2023 seçimlerine katılma
hakkı elde etmiş.
8-10 parti dışında bu partilerin çoğunun tabanı yok. Hepsi
birer tabela partisi. Çoğu partinin adını, sanını bilen yok. Fikri, zikri,
amacı nedir hakeza.
Buradan anlaşılıyor ki siyaseten beklediğini bulamayan
parti kurarak ya tutarsa misali baş olmaya çalışıyor ya da tabanı olan
partilerin kendisini temsil ettiğine inanmıyor ki envaiçeşit parti kurulmaya devam
ediyor.
Parti sayısı 72 olsa her milletin ve fraksiyonun bir partisi
var diyeceğim. Demek ki tabanı olan partilerin toparlayıcılığı yok ve aynı tabana
hitap eden birden çok parti var.
Yeni hükümet sistemine ve yüzde yedi ülke barajına rağmen
yüzün üzerinde parti bulunuyorsa, bu ülkede bölünmüşlük ve parçalanmışlık had
safhada demektir. Herhalde hiçbir ülkede bizdeki kadar parti yoktur.
Bu kadar parti bölünmüşlüğümüzü gösterse de çoğu partinin seçimlere
katılmaması garip. Seçime de katılmayacaksa partiler niçin kurulur? Bu durum garip
olsa da bu konuya iyi yönden bakarsak, iyi ki hepsi seçimlere katılmıyor. Düşünsenize,
121 parti de ayrı ayrı seçimlere katılsa, birleşik oy pusulasının uzunluğu ne kadar
olurdu? Hep bir partiye bir cm yer ayrılsa 121 cm uzunluğunda bir oy pusulasıyla
muhatap olacaktık. Bu da ülkenin Guinnes rekorlar kitabına girmesi demektir. Tümünün
birden seçimlere katılmaması bizi rekorlar kitabından mahrum etse de seçimlere katılmayarak
bu ülkeye en büyük iyiliği yapmış oluyorlar.
Partiler
açısından durumumuz bu iken dini yönden halimiz nasıldır? Cemaat ve tarikat yönüyle
de bir parçalanmışlığın olduğu gözlerden kaçmıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esergül Balcı ve ekibinin 4 ay süren
saha çalışmasına göre, Türkiye’de belli başlı 30 tarikat silsilesi ve bunların
400 kolu bulunuyor.
Sivil
toplum kuruluşları incelendiğinde, 2020 yılı itibariyle 121.720 dernek,
5.775 vakıf, 604 sendika bulunmaktadır (www.ilke.org.tr).
Gördüğümüz gibi STK yönünden de zenginliğimiz dikkat çekiyor. Zenginlik diyorum
ama bu da bölünmüşlüğün bir göstergesi. Bu kadar vakıf, dernek ve sendika incelense,
çoğunun aynı amaca hizmet ettiği görülecektir.
Solculuk-sağcılık,
İslamcılık-laik seküler, Alevi-Sünni; Türk-Kürt, Suriyeli-Afgan-Türk ayrışmasını
söylemeye gerek yok.
Parçalanmışlığımıza veya çeşitliliğimize verdiğim bu örneklerden hareketle bu ülkede niçin kutuplaşma ve ayrışmanın olduğu daha iyi anlaşılır. Bazısı bir kısmının kopyası olsa da birbirini düşman gören, ellerine fırsat geçse karşı tarafı boğup yok edecek, aynı kazana atsan kaynamayacak o kadar çok yapı var bu ülkede. Tüm bu bölünmüşlük ve parçalanmaya rağmen bu ülke yıkılmayıp iyi ayakta duruyor. Zira hiçbir ülke bu kadar parçalanmışlığı kaldıramaz.
Merhabalar.
YanıtlaSilÇok doğru söylüyorsunuz hocam. Daha kolay lokma olmamız için bizleri bu kadar parçaladılar ve aç sırtlanlar gibi saldırma anını bekliyorlar. Akbabalar da sıradalar.
Kaleminize, emeğinize, gönlünüze ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Selam ve saygılarımla, dualarımla birlikte Allah'a emanet olun.
As, merhabalar. Aklımızı kullanmayıp başkasına liraya verirsek, daha çok bölerler. Ben olsam ben de bölerim.
Sil