24 Ocak 2023 Salı

Yitik Doğrularımız

Öyle zannediyorum, herkesin istediği doğruya, doğru olana ulaşmak, doğruyu bulmak ve doğru yapmaktır. Aklın yolu da bir olduğuna göre doğruya ulaşmak zor olmasa gerek diyeceğim ama halihazırda doğrularımız yanlışlarımız içerisine girmiş ve hangisinin doğru olup olmadığı belli olmayacak şekilde üstü örtülmüş durumda. Yani doğrular, yanlışlar içerisine karışmış vaziyette.  

Doğruyu bulmak isteyen, acaba doğru bu mu, şu mu diye tereddüt ediyor. Doğru şudur diye içinden geldiği gibi elini uzatsa, bir korkudur kaplıyor içini. Ben bunu doğru kabul edeceğim ama bir başkasına göre doğru hangisi? Ya elini yanlışa uzattıysa... O zaman ne derdi başkası. İşin içinde bir de karizmayı çizdirmek vardı. Yani karmaşık bir haletiruhiye yaşıyoruz. Neden bu haldeyiz? Çünkü,

Duygu, düşünce ve fikirler esir alınmış durumda. Bireysellik değil, toplumsal refleks ve sürü psikolojisi hayatımızı kaplamış. Yaşadığımız hayat bir savaş hali. Bu savaş, algılar üzerine kurulu bir savaş. Savaşın liderleri dört köşe olmuş; tuzu kuru, güçlü, kuvvetli ve kudretli kişiler. Büyük çoğunluğun bu savaşta rolü, bunların gönüllü neferleri olmaktır. Liderleri bunlara öl dese ölürler. Doğru şudur derler, doğru odur. Yanlış da doğrudur, doğru da doğrudur. Çünkü kendi başlarına kendilerinin seçebileceği özgür bir iradeleri yoktur.

Olguların değil, algıların havada uçuştuğu bir ortamda, doğrular ortaya çıkmaz. Niçin çıksın? Çünkü burada hak ve haklının değil, gücü elinde bulunduranların haklılığı söz konusudur. Böyle durumlarda grup refleksi hakimdir. Bu güç öyle bir güç ki doğrunun ortaya çıkmaması için ortaya saldıkları korku, karın beyazlığına bile siyah dedirtir.

Bu durumdan savaşın liderleri memnundur. Bunlara ölümüne bağlı olanlar da memnundur. Memnun olmayanlar ise iki tarafın da memnun olmadığı doğruya doğru, yanlışa yanlış diyen ne onlardan ne de bunlardan olan ortadaki kişilerdir. Bunlardır esas düşünen beyin. İki taraftan ne makam ne mevki ne şöhret beklentileri vardır. Tek mücadeleleri; doğrunun, hakkın, adaletin ortaya çıkmasıdır. İşte bundan dolayı yani kimsenin boyunduruğuna girmemeleri algı savaşının liderleri ve algılara teslim olanlar nazarında tiksindirici ve mide bulandırıcıdır. Varlıkları bunları rahatsız eder. Çünkü ne güzel başkasının dümenine girmiş ne güzel uyutuluyorlar. Uyanmak istemiyorlar bu tatlı uykularından. Haliyle doğrular da yanlışlar içerisinde uykuya daldırılmış durumda. Bu doğrulara yitik doğrularımız diyebiliriz.

Bu yitik doğrular, birileri böyle istiyor yani istemiyor diye yanlışlar içerisinde kaybolup gidecek mi böyle? Bilelim ki yitik doğrular er veya geç bir gün ortaya çıkar. Yani gerçekler ayan beyan ortaya çıkar. Çıktığı zaman doğru bu imiş pişmanlığı duymamak için beklentisi olmayan özgür irade sahiplerine iş düşüyor. Bedeli ne olursa olsun, hiçbir şeyden yılmadan, kınayanın kınamasına aldırmadan, tek başına da kalsalar, gerçekleri yüksek sesle dile getirmeye devam etmeliler. Yaşadıkları müddetçe gerçekler hala ortaya çıkmamışsa, söylenenlere tarih şahitlik edecektir. Bu, tarihe not düşmek demektir. Tarihe not bırakmak demek, geride kalanlara yol göstermektir, iz bırakmaktır. O yüzden birileri istemese de doğrular adına birilerini rahatsız etmeye değer.

Tek derdi yitik doğruyu bulmak olanlara selam olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder