Recep ayına girildi mi bilin ki üç aylara girilmiş
demektir. Bu ayın ilk perşembesi Regaip kandili olarak kutlanır.
Büyüklerden kimi bugünü oruçlu geçirirken çocuklar da bir
bayram havası içerisinde üç beş arkadaşıyla birlikte tanıdığı ve tanımadığı
evlerin ziline basarak hem kandil kutlarlar hem de şivlilik toplarlar. Şivlilik
ismine ve bu adete, Konya merkez dışındaki bölgeler yabancı. Zira bu şivlilik
adeti Konya'ya özgü ve bir bayram havası içinde sadece Konya’da kutlanıyor. Çocuk
bayramı dense yeridir.
İşte bir şivlilik günü. Sabah
erkenden ellerinde poşetlerle birlikte çocuklarımız zillere basmaya başladı. Gruplar
halinde gelen çocuklar zile bir defa basıyorlar. Bir müddet bekledikten sonra
kapı açılmazsa, ikinci defa çalmıyorlar. Dikkatimi çekti çocukların bu
hassasiyeti. Ev sahibi yok ya da müsait olmayabilir hassasiyeti mi yoksa burayı
bekleyerek zaman kaybetmeyelim, başka zile basarak rızkımızın peşine düşelim mi
diyorlar? Hangisi ise bu görgülerinden dolayı küçükleri tebrik etmek lazım.
Şivliliği bir tabağın içinde buyurun diye uzatınca birden fazla alalım da
demiyorlar. Takdir ettim çocukların bu yönünü de.
Şivlilik toplarken çocukların
mutluluğu yüzlerinden okunuyor. Belki de tek üzüntüleri bu senenin şivliliği 15
tatile denk gelince okulu kıramadılar bugün.
Şivlilik Konya'ya özgü olsa da
içimizde yaşayan Suriyeli çocuklar da bu adetten nasiplerine pay çıkarmışlar.
Aynı bizim çocuklar gibi olmuşlar. Bizimkilerden gördüklerini benimsemişler.
Onlar da grup oluşturarak ev ev dolaşıyorlar. Başka illere transfer
edemediğimiz bu şivliliği, yarın bu Suriyeliler memleketlerine dönerlerse,
bakarsınız, Suriye' de bu adeti devam ettirirler. Bu da ilçelerinde bile
olmayan Konya'nın bu adeti, sınırlarımızı dışına çıkmış demektir.
Çocuklar bu şekil evleri şenlendirirken üç aylar ne zaman? Geliyor,
şurada ne kaldı diyen büyükler de WhatsApp aracılığıyla Regaip mesajları göndermeye
başladı. Zaten nicedir hazırlık yapıyorlardı buna. Daha recep girer girmez, “Allah’ım,
bize recep ve şabanı mübarek kıl, ramazana da ulaştır” mesajlarını göndermişlerdi.
Ne diyeyim, Allah bildiği gibi yapsın sizi.
Sayılı gün dediğin nedir ki. Bu kadar iştah ve arzu ile çağırdıları
ramazan ufukta göründü zira. Bu hevesi gören ramazan da beni istiyorlar deyip bize
doğru adımlarını sıklaştırdı. Zira iki ay sonrası ramazan. Hiç demiyorlar ki bizim
dört gözle beklediğimiz ramazanı, adı Ramazan olan, bu ramazanı nasıl tutacak diye.
Hiçbiri bu oruç bu Ramazan’ın nefsine ağır gelir demedi.
Gördüğüm kadarıyla biz ona, o bize kavuşmak için koşarak geliyor.
Yalnız gördüğüm kadarıyla güneş her yıl yaptığı gibi gösteririm size. Sizi samimiyet
sınavına tabi tutacağım dercesine gün ışığını uzatmaya başladı. Geceden alıyor,
sabaha veriyor, akşama da ekleme yapıyor. Yani oruç tutacağımız vakitleri uzatıyor.
Ben de sanırdım ki dünya güneşin etrafında dönüyor ve kendi halinde işini görüyor.
Bu garip nasıl tutacak bu uzun günlerde demiyor. Alacağı olsun, ne diyeyim.
Burada serzenişim büyüklere. Derdinize ne? Ne diye çağırıp durdunuz
bu mübareği. Bırakın kendi haline. Zira o ne zaman geleceğini bilir. Geldiği zaman
da gereğini yaparız. Neymiş o kaç ay öncesinden hazırlanma böyle? Gören de daha
fazla oruç tutacak sanır bu büyükleri. Lütfen küçüklerden örnek alın. Onlar evleri
şenlendirip şivliliklerini topladılar, evlerine geçip topladıklarını tasnif ediyorlar.
Bayram yapıyorlar bayram. Sıkıntı, meşakkatin hepsi yarım gün. Anlayın artık. Bizim bayram ise bir ay oruç tutmanın ardından
gelecek.
Adalet mi bu? Hani yaşlılık çocukluk gibi derdiniz bir de. Çocukların tekne orucundan biz yaşlılar da faydalanamaz mıyız? Neredesin Diyanet! Haydi ver bir fetva. Bul bir yolunu. Yaşlılar da tıpkı çocuklar gibi şivlilik toplayabilir ve oruçlarını tekne orucu olarak tutabilirler, de.
Yorumlar
Yorum Gönder