Ana içeriğe atla

Bayıldığım Ürün Türü

Marketlerde zaman zaman indirimli kampanyalar olur. İhtiyacım yoksa pek oralı olmam.

Zaman zaman alışveriş için girdiğim marketteyim. Ceviz indirimli imiş. Birkaç gün önce 79,95'e aldığım cevize yeni fiyat verip önce 89,95'e çıkarmışlar. Üzerine çarpı işareti koyup 59'95'e indirmişler. Kaç haftadır aynı markete girip çıkıyorum. Girip çıkarken gözüme çarpıyor. Hala indirimli fiyat duruyor. Stoklarında epey de olmalı ki kaldırıvermediler bir türlü. Sanki bana "Senin  79,95'e aldığın ceviz" dercesine gözümün içine sokuyorlar. Meram ettiğim, halen 59,95'e satmaya devam ettikleri bu cevizi, üzerine çarpı koydukları 89'95'den hiç satmışlar mıdır? Bu fiyattan alan olduysa, onlar adına üzülürüm. Zira onların üzüntüsü benden beterdir. Ama sattıklarını sanmıyorum. Bana sattıkları fiyatın karı ile indirime devam ediyorlar hala.
*
Tulumba tatlısı indirimde imiş bu sefer. Şu 95 küsuratları atayım en iyisi. 49 lira imiş. Siz bunu küsuratıyla elli bilin. Girdim çıktım, amca tulumba indirimde dediler. İhtiyaç yok dedim. Almadım. 
Yine aynı marketteyim. Ağzımız tatlansın, şu indirimli tulumbadan alayım dedim. Kızım ver oradan şu kaba biraz. İndirim devam ediyor değil mi dedim. Yok amca, dün sona dedi. Şimdi kaç lira oldu dedim. Eski fiyatı 60 idi. Yeniden oraya çıktı. Kalsın mı dedi. Hayır, tart. Zira benim indirimle işim olmaz. Bir fiyat ne zaman indirimden çıkarsa, ben o zaman alırım dedim. 
Kızımız tarttı. Barkodu yapıştırdı. Bir baktı ki barkotta hala indirimli fiyat yazıyormuş. Tekrar tartıp yeni barkot aldı. Yine aynıydı. Kızım, var bunda da bir hayır. Demek ki indirim bana da nasip olacakmış dedim. Olmaz amca, bizim cebimizden çıkar dedi. Gidip bir üst sorumlusuna sordu. İndirim yokmuş. Burayı güncellememişler ama kasa güncel. Kasada bu yazılan miktardan yüksek çıkacak dedi. Ben de şans mı vardı sanki. Ödemeyi yapıp çıktım. 
*
Yine aynı marketteyim. Zira evime yakın olması sebebiyle bu markete aboneyim. Bu sefer indirimli ürün olarak karışık çerez satıyorlar. Çerez de çerez hani. Karıştıran iyi karıştırmış. Bol leblebili karışık değil yani. İri iri cevizler, badem ve fındık içi dolu. İçim kaldı desem yeridir. Ama almadım. Çerez neyime idi benim. Sonra indirim dedikleri 139 lira uygun muydu sanki. Alacağımı alıp çıktım. 
Birkaç gün ne zaman uğradıysam, indirimli çerez duruyordu. Yine içim gitti. Kendi kendime al şuradan biraz, miden bayram etsin dedim ama dinletemedim cebime. 
Birkaç gün sonra eve misafir gelecekmiş. Karışık çerez al dedi içişleri bakanı. 
Akşama doğru markete uğradım. Benim indirimli çerez nerede dedim. İndirim bitti dendi. Yeni fiyat kaç oldu dedim. 179 olmuş. Bu sefer can evimden vuruldum. Çünkü 40 lira birden koymuşlardı. Diğer alacaklarımdan da vazgeçip kuruyemiş satan bir başka yere girdim. İri iri cevizi, badem ve fındık içi pek görünmese de 139 lira imiş buradaki karışık. Aynı fiyat olsa da iki ürün karşılaştırılamazdı. İçime sinmese de aynı fiyat olması bana züğürt tesellisi oldu. Diğer alacaklarımı almak için de tekrar indirime bindirim yapan markete geldim. Alacaklarımı alıp evin yolunu tuttum. 
Aldığım çerezi akşam misafire koyduk. Mübarek, fiyatından habersiz Abbas'ın kör gazı gibi yedi bitirdi tabağı. Sanki çerez yiyor diyeceğim ama zaten yediği çerezdi. Afiyet bal olsun. Sayesinde midem çerez gördü.
Bir hafta sonra bizim markete tekrar girdim. Bir baktım, kapının önüne aynı çerezi indirim diye tekrar servis etmişler. 179'un üzerine çarpı atılmış. Büyükçe 159 yazmışlar. Orta matematiğimle bir hesap yaptım. 139'dan 179'a, o fiyattan da 159'a indirmişlerdi. Bayılırım böyle indirimlere. Evet 139'a göre zarardaydım ama 179'a göre kardaydım. Misafir de gelmeyecekti bugünlerde. Ne yapmalıyım derken bu dünyada zaten ben de misafirim dedim. İçeriye geçip kuruyemiş reyonuna vardım. Tart kızım şuradan bir kilo dedim. Kızımız 800 gram olmuş, yeterli mi dedi. Hayır kızım 1 kiloya denkle dedim. Matematiğim orta seviyedeydi. Bir kilo alırsam, indirimden 20 lira kazanacaktım. 800 gramdan ne kadar indirim aldığımı tespit için kim uğraşacaktı, öyle değil mi? 
Şimdi akşam akşam kilo riski olsa da yiyorum bu bayıldığım indirimli üründen. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde