Palavralar
Bir Yahudi, bir Hristiyan ve bir Müslüman kimin daha çok dindar olduğuna dair tartışıyorlarmış.
"Çölün ortasında devemin üzerinde gidiyordum" demiş Müslüman. “Aniden,
nereden geldiği belli olmayan çok büyük bir kum fırtınası koptu. Devemin yanına
uzandım. Deveyle birlikte kumlara daha çok gömüldükçe, gerçekten sonumun geldiğini
düşündüm. Ama Allah'a inancımı yitirmedim. Dua ettim dua ettim ve aniden etrafımdaki
on millik alanda fırtına durdu ve ben köyüme dönebildim.
Hristiyan, "Bir gün okyanusta küçük bir kayıkta balık tutarken, dev bir fırtına
koptu. 2 metre boyunda dalgalar. Gerçekten sonumun geldiğini sandım. Tanrı’ya
dua ettim dua ettim ve sonra etrafımdaki on millik alanda fırtına dindi, ben
karaya çıkabildim."
Yahudi anlatmaya başlamış. "New York şehrinin ortasındayken, yerde siyah
bir çanta gördüm. Çantanın içine bakınca parayla dolu olduğunu gördüm.
Cumartesi günü olduğundan ve bizim bu kutsal günümüzde paraya el sürmemiz yasak
olduğu için gerçekten sonumun geldiğini düşündüm. Ama inancımı yitirmedim. Dua
ettim dua ettim ve aniden, etrafımdaki on millik alanda "Salı" oldu.
Bitsin
Bu Dava
Bektaşi'nin birine konuk gelecekmiş. Bektaşi konuğu nasıl ağırlar.
Elde yok, avuçta yok. Mahcup olmak da istemiyor. Komşusu Yahudi'nin bir sürü
keçisi varmış. Onlardan birini çaktırmadan alıp kesiyor. Ama çaktırmadığını
sanan kendisi... Yahudi, ağacın arkasından gözlermiş durumu. Diyor ki kendi
kendine, "Kadıya gitsem, kadı Müslüman, o Müslüman, bense Yahudi. Davayı
kazanamam. Hadi kazandım, Bektaşi'nin nesi var ki ondan alıp bana versin. Biz
artık Allah'ın huzurunda hesaplaşırız.
Yıllar geçiyor. Yahudi, Allah'ın huzurunda davacı oluyor,
Bektaşi'den. Mahkeme kuruluyor.
Allah:
—Sen Yahudi kulumun keçisini kesmişsin, diyor Bektaşi'ye.
—Kesmedim, diyor Bektaşi.
—Ben gözlerimle gördüm diyor, Yahudi.
Allah’ım, diyor Bektaşi. Bir mahkemede bir adam hem şahit, hem davacı olamaz.
—Haklısın ama diyor, Allah Ben her şeyi görürüm. Ben de gördüm,
kestiğini.
Allah’ım, diyor Bektaşi. Aynı mahkemede, hem şahit, hem hakim olunmaz.
Gene haklısın, diyor Allah. O zaman
getirin keçiyi ona soralım.
—Ne!... diyor Bektaşi. Keçi burada mı? Ver onu o zaman bu
Yahudi'ye. Bitsin bu dava.
Herkes
Kendinde Olmayanı İster
Bektaşi, camide namazdan
sonra dua etmiş:
—Ey ulu Tanrım, bana bir
rakı parası ver.
Yanında namazını bitiren softa da, ellerini kaldırmış:
—Rabbim, bana iman ver.
İki duayı da işiten hoca, Bektaşi’ye:
—Bak, herkes ne istiyor
Tanrı'dan, sense rakı parası. Utanmıyor musun? demiş. Bektaşi usulca:
—Ne yapalım hoca efendi,
herkes kendisinde olmayanı ister, demiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder