Layüsel, sorulmaz ve sorumsuz demektir. Yaptıklarından
hesaba çekilmez anlamında Allah için söylenir. Öyle ya evren, canlı ve cansız
her şey onun mülkü olduğuna göre malında istediği tasarrufa sahip olur.
Kimse de bu niçin böyle demez, diyemez. Sadece sebep ve hikmetini anlamaya
çalışırız.
Layüsel olmasına rağmen Allah
sorumsuz mu? Hesap sorulamaz anlamında sorumsuzdur. Ama her şeyi yerli yerince
yaratan, yarattığı sünnetullah ile sebep sonuç ilişkisi içerisinde evrende bir
düzen inşa eden Allah, layüsel olmasına rağmen sorumlu davranmaktadır. Yine her
türlü tasarruf elinde olmasına rağmen "Ölüleri dirilteceğim"
fermanına karşılık "Nasıl dirilteceksin" sorusunu soran İbrahim
peygamberi ikna için de örnekleme yapar. Ben istediğim şekilde diriltirim, sen
de inanmak zorundasın gibi bir ifade göremiyoruz ayette. Yine kendisine karşı
her türlü inkar ve nankörlüğün yapıldığı şu evrende bunlar da ileri gitti.
Şunlara haddini bildireyim demek suretiyle evreni yaratırken koyduğu
kurallardan ödün vermiyor. Bu verdiğim örnek de Allah'ın koyduğu kurallar
çerçevesinde sorumlu davrandığına dair bir örnektir. İstese her şeyi altüst
edebilir mi? Eder. Buna da kimse bir şey diyemez. Görüldüğü üzere sorumsuz
anlamında layüsel dense de Allah layüsel değildir.
Allah'tan başkası için peygamberler
dahil layüsel ifadesi kullanılabilir mi? Kullanılamaz. Çünkü Allah'tan başka
kimse layüsel değildir. Buradan hareketle makam, mevki, mesleği, şöhreti,
etkisi veya yetkisi her ne ise kimse layüsel değildir. Herkes yaptıklarından
veya yapmadıklarından dolayı şu ya da bu yollarla hesaba çekilir. Onlar da
hesap vermek zorundadır. Hesap sorma ve hesap vermenin yanında statüsü ne
olursa olsun, tasarruflarından, hal ve hareketlerinden dolayı da hakaret
etmeden herkes eleştirilebilir, yetkili mercilere şikayet edilebilir. Kimse
yetkisini Anayasa, kanun ve mevzuattan almadan bana kimse hesap soramaz, kimse
bizi, beni eleştiremez diyemez. Yani kimse dokunulmaz, eleştirilmez değildir.
Eleştirilmeyen ve hesap sorulmayan yegane varlık Allah'tır.
Buraya kadar yazdıklarım her
birimizin bilip kabul ettiği olması gereken bilgilerdir. Fakat gelin görün ki
layüsel olmamasına rağmen devletin verdiği statü itibariyle bazı meslek
grupları kendisini layüsel görüyor. Örnek verirsem, daha yakın zamana kadar bu
ülkede askere kimse bir şey diyemez ve onları eleştiremezdi. En ufak bir
dokundurmada dahi ilgili kişi için "tahkir ve tezyif" isnadıyla dava
açılır, had bildirilirdi. Aynı şekilde asker herkese her şeyi söyler, kimse
onlara bir şey diyemezdi. Şimdilerde farkında iseniz, asker olur olmaz
konuşmuyor ve anlamını bilmesek de hepimizin ezberlediği tahkir ve tezyiften
kimse yargılanmıyor. Çünkü bir el onlara yerini ve görevini bil, üzerine vazife
olmayan işe karışma dedi. Aynı şekilde bir zaman doktor ve hemşirelere kimse
bir şey diyemezdi. Ne hemşirenin ne de doktorun muayene ve bilgilendirme dahil
ağızlarından tek kelam alınamazdı. Doktorun yanına varılmaz, hemşireler ise
muayene için gelenlere her şeyi söylerdi. Vatandaş da tüm bunları yutar, sesini
çıkarmazdı. Eskiyi anlatsam da tüm doktor ve hemşirelerin böyle olduğunu
söylemek istemiyorum. Genel tabloyu izah etmeye çalışıyorum. İçlerinde nazik,
kibar ve görevini layıkıyla yapanlar da vardı. Bugün ise dünün tam zıddı olacak
şekilde dünün dokunulmayan, doktor ve hemşirelerine herkes dokunuyor. Hatta
sağlık çalışanlarına şiddet hız kesmeden devam ediyor. Burada ne iyi oldu
diyerek şiddeti savunmuyorum. Şiddeti kim tasvip eder ki. Ama şu var, sağlık
çalışanlarının dünkü dokunulmaz ve hesap sorulmaz görüntüsü ne kadar yanlış ise
bugün önüne gelenin şiddet uygulayarak dokunma görüntüsü de yanlıştır. Bu durum
devlet memuru ve öğretmenler için de dün ve bugün için aynı görüntü söz
konusu. Nedense orta yolu bir türlü bulamıyoruz. Aşırı uçlarda
dolaşıyoruz.
Bugün tüm meslek grupları görevinin
vatandaşa hizmet olduğunu biliyor, içlerinde mesleklere yakışmayan davranışları
sergileyenler çıksa da hiçbiri layüsel olmadığını, görevini yapmadığı takdirde
hesap sorulacağını biliyor.
Tüm bu gelişmelere rağmen kendisini dokunulmaz meslek erbabı gören meslek grupları yok mu? Yok demek isterdim ama var maalesef. Bu meslek gruplarının ismini vermeyeceğim. Çünkü mesleklerinin isimlerinin telaffuzunu bile mesleği tenkit ve mesleğe hakaret olarak değerlendiriyorlar. Bir de yenilir ve yutulur cinsten olmayan yaptıklarını söylemeye kalksan, ellerinde bulundurdukları gücü kullanmak suretiyle ellerinden geleni artlarına koymuyorlar. İçlerinden mesleğini ağzına ve yüzüne bulaştıranları korumak için bile hemen kenetleyiveriyorlar. Elbette devletin itibarı için mesleklerin itibarını korumak gerekir ama her meslek sahibi bilmeli ki hiçbir kişi, zümre, meslek, görev, makam ve vazife sahibi layüsel değildir. Makam ayrı, makamın sahibi ayrı. Makam korunmalı ama makam sahibinin yapıp ettikleri dokunulmaz ve eleştirilmez değildir. Kendilerini bize kimse dokunamaz görenler bilsin ki verdiğim geçmiş örneklere baksın, dokunulmaz ve ulaşılmaz olanlara nasıl dokunulduğunu bir görsün. Her meslek sahibi bilsin ki ne oldum değil ne olacağım demeli. Çünkü düşmez kalkmaz ve layüsel sadece tek Allah vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder