9 Ocak 2023 Pazartesi

Araba ve Ben (1)

Fazla merak iyi olmasa da yerinde ve zamanında merak insanın bilgisine bilgi katarak kişinin bilgi dağarcığı da bu şekilde neşvünema bulur. Hasılı merak iyidir ve öğrenmenin başıdır.

Merakı yazarken acaba bende ne tür bir merak var diye düşündüm. Herhangi bir alana dair içimde şu alana senin merakın var hissi uyanmadı. Demek ki meraksız biriyim. Bu demektir ki öğrenmede gözüm yok.

Araba konusunda da çoğu kimsede bir merak olmasına rağmen hiç merakım olmadı. Şu kimsenin aldığı araç hangi marka, kaç model diye hiç ilgi duymadım. O yüzden araba ve ben birbirimize iki yabancıyız.

Arabaya yabancı olsam da bir araba al, ayağını yerden kessin diyen eksik olmadı etrafımda. Böyle diyenlere de pek kulak vermedim. Üstelik benim gibi evini güç bela geçirirken biri için araba almak hayaldi. 

Araba almam hayal olsa da araba sürmeyi bilmesem de bir ehliyet alayım. Kenarda dursun dedim. Nasılsa kolaydı ehliyet almak. Bastırıyorsun parayı, gönderiyorsun fotoğrafı. Adresine geliyordu ehliyet. 

Devlet benim ehliyet alacağımı duymuş olmalı ki sürücü kurslarına sıkı bir denetim getirdi. Ben de bunu müracaat yaptıktan sonra öğrendim. Teori kursuna katılma zorunluluğu getirilmiş. Sınavlarda da yardım edilmeyecekmiş. Benim için önemli değildi. Girdim olmadı. Zaten kullanacak da değildim. 

Bir hafta sonum var, iyi bir dinleneyim derken kursa katılım zorunlu olduğundan hafta sonu soluğu sürücü kursunda aldım. İlk yardım, motor ve trafik dersi alıyorum durmadan. Milli eğitim müdürü de her gün yoklama almaya geliyor. 

Ders esnasında kim var, kim yok dercesine başımı çevirip arkaya baktım. Son sınıfta dersine girdiğim öğrencimle göz göze geldim. Hemen kendime çekidüzen verdim. Macera için geldiğim bu kursu ciddiye almalıydım. Öğrencim sınavı geçer de kalırsam, olmayan karizmamı okulda çizdirme durumum söz konusuydu. 

Kursiyerler için verilen kitapçığı, çıkmış sorulara varıncaya kadar okudum. İlk yardım ve trafik neyse de motor bana göre değildi. Bujidir, diferansiyeldir, şasedir...okuyorum ama ne olduğunu bilmediğim, görsem mertek sandığım bu parçaları ve işlevlerini ne işe yarayacaksa okudum. Bununla beraber her derste de kursun sahibi Arif Bey'in, arkadaşlar, aman çalışın, yardım yok, sınav çok ciddi sözlerini de ezberledim. 

Sınav günü geldi. Yapıyoruz sessizce. Kendimden emin bir şekilde erkenden yapıp bitirdim. Kağıdı vermek için kalktığımda, soruların cevapları geldi. Görevli sırayla okumaya başladı. Bir söylediğini de ikinci kez tekrarlamayacaktı. O değilden yerime çöktüm. Bakalım nasıl yapmışım dercesine kontrol ettim. İlk yardımdan ilk sorunun cevabı dışında tüm seçeneklerim cevap anahtarı idi. İlk sorunun cevabı yanlış dedim. Görevli, bana gelen böyle dedi. Yaptığım hiçbir seçeneği değiştirmeden kağıdımı verip çıktım. 

Sonuçlar açıklanınca ilk yardımdan 100, trafikten 98, motordan da 90 ila 94 arası bir puan aldım. Bileğimin hakkıyla aldığım bu teori sınav puanına sevindim elbet. Beni buna iten öğrencim Ömer’den başkası değildi.

Sıra geldi direksiyon sınavına. Arabam ve beni eğitim pistine götürecek kimse olmadığı için sürücü kursu sahibi Arif Bey'in arabasına bindim. Sınavda bize puan verecek hocalar da bizim arabada idi. 

Yolda giderken Arif Hocam, arabanın direksiyonu hangisiydi dedim. O da ne çabuk unuttun hocam diyerek vites kutusunu gösterdi.

Piste varmıştık ki daha hocalar görmeden, kimse araca binmeden polis, bir aracın üstünde gelene imzayı attırıp gönderiyor. Beni gören polis, adımı sorup gel imzanı at, git dedi. Tam imza için yeltenmiştim ki aynı araçta gelen hocalar, daha araba sürmeyi bilmeyenler var, ne imzası attırıyorsun memur bey deyince herkes dura kaldı. Ama gelene imza attırdım dedi polis. Hocaların yüzüne baktım. Sizin derdiniz benimle dedim. Binin süreyim, ver Arif hocam şu aracı dedim. Öyle deyince yanıma bindiler. Bereket Arif hocanın emektar Broadway'ına (lütfen, yazıldığı gibi okuyun. Kulakları çınlasın Arif hocam, Brodvey demezdi, Broadway şeklinde benim gibi yazıldığı gibi okurdu.) bu pistte birkaç sürüş yapmıştım. Yanımda hocalar olduğu halde pisti turlayıp geldim. Tamam mı dedim. Tamam dediler ve bir trafik canavarı olmadığıma kanaat getirdiler. Mübarekler, şakasından sorduğum direksiyon hangisiydi soruma işkillenmişlerdi. Neyse düz kontak dediklerinin örneği bu iki hocamdı.

Uzatmayayım diyeceğim ama gördüğünüz gibi bir ehliyet yazım sayfayı doldurdu. Anlayacağınız B sınıfı ehliyete böyle sahip oldum. Şimdi sıra geldi araba almaya.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder