Ana içeriğe atla

Altılı Masaya Öneriler

Nafile turlara devam edin. Toplantı üzerine toplantı yapın. Her toplantı sonrasında güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçeceğiz şeklinde açıklama yapın. 

Olur ya meydanlara çıkarsanız, vazgeçilmez tek vaadiniz güçlü parlamenter sistemi olsun. Ekonomiden önce bu gelir. Gerekirse millet açlıktan ölür. Bu sorunu çözmeden başka bir sorun çözülmeyecek deyin. Gerekirse bu sorunu beş yıla yayın.

Bir aday belirlemeyin. Seçime, ittifakın içerinde adayımız belli değil anlamına gelebilecek soru işaretiyle gidin. Mesela kutunun üzerinde altı soru işareti olabilir. Seçimi kazanırsak, adayımızın ismini söyleyeceğiz deyin. Seçmen kime verdiğini bilmeden oyunu kullansın. Kazanamazsanız adayınızı hiç açıklamayın. Hatta yoktu deyin. Kazanırsanız, işte oy verip kazandırdığınız altı kişi deyin. 

Kazanacak gibi davranın ama seçim kazanma gibi bir isteğiniz olmasın. 

Öyle şeyler söyleyin ki size oy vermeye niyetlenenleri uzaklaştırın. Bunun için her kafadan bir laf çıksın. Gerçi bunu söylemeye gerek yok. Çünkü bu işi çok iyi yapıyorsunuz.

Hedefiniz; muhalefet geldik, muhalefet gideceğiz olsun. Herkes işini yapsın. İktidar bize haram olsun deyin.

Vatandaş döner şaşar size oy verirse, altılı eş başkan yöntemiyle sırayla cumhurbaşkanlığı yapın. Eş başkanlığa razı olmazsanız, altınız birden cumhurbaşkanı olun.

Hepiniz Beştepe’ye yerleşin. Beştepe yeterli gelmezse Beştepe’ye bir beş saray daha dikin. İtibarınızdan hiç ödün vermeyin. Akşam sabah birbirinize oturmaya gidin. Sabah 10 çayı, akşam 5 çayı gibi.

Cumhurbaşkanlığı yaparken en ufak bir sorunu çözmek için bu konunun çözümü şu günkü toplantıda ele alınacaktır deyin. Çözüm için o günü bekleyin. Tüm kararları oy birliğiyle alın. Oy birliği olmazsa bir sonraki toplantıya bırakın. Sorun kaçacak değil ya.

Devleti temsil için yurt dışına gitmeniz gerektiğinde hepiniz birden altı ayrı uçakla gidin. O devletler hepinizi aynı anda karşılasın. Hanginiz cumhurbaşkanı derlerse, beğenmediniz mi altımız birden bir cumhurbaşkanıyız deyin. Parlamenter sistemi oylamaya götürürken yeni sistemin adını da altılı cumhurbaşkanlığı sistemi olarak değiştirin.

Bakanlıkları kendi aranızda paylaştıktan sonra her bakanın 5 yardımcısı olacak şekilde her birinizden bir temsilci olacak şekilde yardımcı atayın. Burada hayata geçirdiğiniz sistemi tüm bürokrasiye de uygulayın. Bir daire başkanlığına beş daire başkanı gibi. Böylece her yerde eliniz olsun.

Her akşam televizyona çıkıp güçlendirilmiş parlamenter sistem hakkında açıklama yapacaksanız, altınız birden kanala çıkın. Eşit konuşma yapın orada. Böyle olmaz derseniz, kanalları paylaşabilir, altı ayrı kanala çıkabilirsiniz. Her konuşmadan sonra çıkan sorunları görüşmek üzere acil toplantı tertip edin.

Tüm bunları yaparken sorun çözücü gibi görünün ama sorunun merkezi olduğunuzu da unutmayın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde