7 Aralık 2022 Çarşamba

Mutsuz İnsanların Mutluluğu

İnsanoğlunun tüm çabası huzur bulmak içindir hatta huzursuzluğu da huzur aramasındandır. Tüm çabaya rağmen insanoğlu huzur ve mutluluğu yakalayabilmiş midir? Buna buldu demek çok iddialı olur. Zaten bulsa bile bir insanın tüm hayatında huzurlu ve mutlu olması mümkün değil. Çünkü tek başına huzur ya da huzursuzluk tabiatın ruhuna aykırıdır. Bu dünyanın doğasında sevinmek ve üzülmek, huzur ve huzursuzluk vardır. Bugün keyfim yerinde diyen bir bakmışsın, ertesi gün ruhsal yönden çökmüş olabiliyor. Bakmayın insanların çarşı-pazarda dolaşıp güldüğüne, hal-hatır sorulduğunda iyiyim dediğine. Zira herkesin içinde ne fırtınaların koptuğunu ancak kişilerin kendisi bilir. Tüm buna rağmen hayat devam ediyor.

Gözlemlerime göre huzursuz insanlar iki tür davranış gösterebiliyor. Bir kısmı insanlardan uzaklaşır, kendi kabuğuna çekilir, kimseye karışmadan küçük dünyasında yaşamaya devam eder. Huzuru böyle bulmaya çalışır. En azından kimseye zarar vermeyeyim düşüncesindedir. 

Bazıları da huzuru başkalarının huzurunu kaçırmada bulur. Bu tipler çocukluğunda veya sonraki yıllarda ne yaşamıştır bilinmez ama yaptıklarına bakılırsa, fırtınalı bir çocukluk geçirdiklerini ya da sonrasında derin izler bırakan ama hatırlamak istemedikleri bir geçmişleri olduklarını düşünebiliriz. Bir başına kalamaz bunlar. Çünkü yalnızlık yani bu kimselerin kendi başına kalması demek, kendisinde derin izler bırakan geçmişiyle baş başa kalması demektir. Hatırlamak istemeseler de akılarına damar. Bu ise onları ne uyutur ne oturtur. Dışarıya kalabalıklar içerisine atarlar kendilerini. Meşgale ararlar. Zira kendilerine dertlerini unutturacak bir şeyler bulmaları gerekir. Orada da rahat durmazlar. İçlerindeki kavgalarını oradakilere gün vermeyerek sürdürürler. Çünkü geçici huzuru başkasının huzurunu bulmada bulurlar. Bu tipleri görenler, ilişmeyeyim ya da bana ilişmesin deyip sağa sola sıvışmaya çalışırlar. Zira istemedikleri burunlarının dibinde bitmiştir. Bu tipler içerisinde bir de üst yönetici olanlar varsa, emri altında çalışan personelin vay haline. Gelmesiyle birlikte herkesin huzuru kaçar ama yapılacak bir şey yok. Başkası gibi çekip gidemezler. Çünkü ekmek tekneleridir orası. Emir ve talimatlar peşi sıra gelir. Yapmayız denmez ama yapılanlar da beğenilmez. Çünkü sadece kendileri vardır mükemmel. En iyisini kendileri bilir ve yaparlar. Durmadan hata ve eksik ararlar ki onlara kükresinler. Hiçbir şey bulamasalar bile niye gecikildi, siz ne iş yaparsınız, bir şeyi bile yapıp getiremiyorsunuz, ne kadar vakit oldu derler. Personelin moralinin bozuk olduğunu görür görmez keyfe gelip huzur bulurlar. Tüm bunlar yeterli mi onlar için? Yetmez. Zira aldıkları keyif ve huzur geçicidir. Kendilerini atarlar başka bir tarafa. Çünkü huzurun devam etmesi için oradakilerin de huzurlarını kaçırmaları gerekir. 

Hasılı, başkasını huzursuz etmekle huzur bulanlar bir yerde uzun süre eğleşmezler. Ne eksik bulurum düşüncesiyle oradan oraya dolaşır dururlar. Başka daha nasıl huzursuz ederim düşüncesiyle yeni icatlar ortaya sürerler. Bu tipler ne istişareye açıktırlar ne de eleştirilere. Makul gerekçelere bile tahammülleri olmaz. Çünkü başına buyrukturlar. Maceradan maceraya koşarlar. Ne kadar kırıp dökerlerse kardır onlar için. Onlara göre bir kendileri çalışıyorlar. Başkaları ise yatıyor hep. Kendileri olmasa bulundukları yeri bilmem ne götürür. Bu yüzden kendilerini bulunmaz Hint kumaşı görürler. Böyle görseler de bu koltuklarından ayrıldıkları zaman kimsenin yüzlerine bakmayacaklarını da çok iyi bilirler. Ama ne edersiniz ki kendileriyle barışık olmayanların başka da yolları yoktur: Huzur bozacaklar ki huzur bulalar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder