Yapılan bir açıklama ile devletin doğal gazı sübvanse etmesi
sonlandırılmıştı. Şimdilerde yüzde 75'inin devlet tarafından karşılandığı
dillendiriliyor yeniden. Bu demektir ki kullanılan ısınma giderinin yüzde
25'ini vatandaş öderken yüzde 75'ini devlet karşılıyor.
Örneklendirirsek, diyelim ki vatandaşa bu ay 1.000 liralık fatura geldi. Bu
faturaya devlet tarafından ödenen kısmı da dahil edersek, bu fatura toplamı
4.000 lira demektir. Yani vatandaş bu meblağın çeyreğini ödüyor. Tamamını ödese
yandı demektir. Devlet aynı zamanda imkanı olmayan bir kısım vatandaşın yakıt
giderini de karşılıyor. Varsın karşılasın. Zira sosyal devlet olmanın bir
gereğidir.
Bir an için devletin sübvanse etmesi olmasa, giderin tamamının vatandaş
tarafından ödenmiş olsa, bu ısınma giderini bir kısım vatandaşın
karşılayabilmesi, özellikle asgari ücretli olarak çalışan kimselerin
ödeyebilmesi zor görünüyor. Bu yönüyle sübvanse yerinde. Devletin ödemesine
gelince, karşılanan 2/3'lük kısım büyük bir rakam. Devlet bunun altından nasıl
kalkıyor? Nereden ödüyor bunu? Düşündürücü değil mi? Devletin yedekte parası
olsa ya da cari fazlamız olsa varsın ödesin.
Bildiğimiz gibi devletin gideri, gelirinden daha fazla. Gelir gideri
karşılamayınca devlet borçlanma yoluna gidiyor. Sübvanse edilen kısmı
karşılamak için devlet borçlanıyorsa, buna faiz de ödüyor demektir. Bu da doğal
gaza ödenen ana paradan daha fazla para ödediğimiz anlamına gelir. Sonuçta
yakıt giderlerinin 2/3'ü devlet tarafından karşılansa da bu para vergi yoluyla
yine vatandaştan çıkacak, bu da bütçedeki kara deliklerin daha da artması
demektir. Hasılı, kış döneminde bizim lehimize görünen sübvanse, ilerisi
düşünüldüğü zaman çok da makul görünmüyor. Zira borç yine bizim borcumuz.
Devlet yakıtta ve diğer ihtiyaç hissedilen alanlarda sübvanse uygulasın.
Zira buna ihtiyaç var. Burada eleştirim, herkesin yakıt giderinin yüzde 75'ini
karşılamasına. Devlet niye bu toptancı anlayışı seçer, inan anlamış değilim.
Devletin bu yaptığı eşitlikçi anlayıştır. Halbuki böyle yapacağına, gelire göre
sübvanse uygulaması bana daha makul geliyor. Mesela,
*sabit geliri olmayan ve geçimini sosyal yardımlarla karşılayan kimselerin
yüzde 100'ünü,
*asgari ücretle çalışanların % 75'ini,
*geliri 10.000 liraya kadar olanların % 50'ini,
*geliri 15.000 liraya kadar olanların % 25'ini ödesin.
*Geliri 15.000 liranın üzerinde olanlardan ise sübvanse uygulamasın,
tamamını alsın. Böyle yaptığı takdirde daha adilane olur. Eşitlikçi anlayış mı
yoksa adil bir ödeme planı mı derseniz, ben gelire göre ödeme planının
yapılmasını hakkaniyete daha uygun görürüm. Hakkaniyet ölçüsü hem toplum
yapımıza hem de dini anlayışımıza uygundur. Dinimizde namaz ve oruç herkese
farz iken zekat ve hac, nisap miktarı dediğimiz zenginliğe ulaşınca kişiler
zekat vermekle ve hac yapmakla sorumlu tutulur.
Devletin bu toptancı ve eşitlikçi anlayışı sadece doğal gaz ödemelerinde
sübvanseden ibaret değil. Aynı şekilde katma değer vergisi (KDV) ve özel
tüketim vergisinde de aynı şekilde. Öyle ki sosyal yardımlarla devletin
desteklediği ihtiyaç sahipleri de aynı KDV ve ÖTV ödemek zorunda. Bence bu da
adalet değil. ÖTV ve KDV'de zengin-fakir tasnifi zor olabilir belki. Mesela, alışverişte
herkes aynı vergiyi öder ama kişilerin gelir durumuna göre devlet, aldığı bu
vergiden belirli bir oranını harcama yapan kişilerin hesabına iade
edebilir. Bu teknolojik imkanlarla bunun yolu da bulunur. Yeter ki dert
edinilsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder