TV2'de
hafta içi her akşam Ali İhsan Varol'un hazırlayıp sunduğu "Kelime
Oyunu" adında bir yarışma programı var. Uzun yıllardır devam eden bu
programı izleyenler bilir, izlemeyenler için kısaca değineyim:
Önceleri beş kişinin yarıştığı
programa, bu sezondan itibaren 4 yarışmacı katılıyor. Yarışmada dört, beş,
altı, yedi, sekiz, dokuz ve on harfli olacak şekilde 2'er soru soruluyor.
Toplamda 14 kelimeye dört dakika içerisinde cevap verilmesi gerekiyor. Her
harfe 100 puan veriliyor. Yarışmacılar harf aldıkça 100 puan kaybediyorlar. Her
günün birincisi diğer günlerin birincisi ile haftalık yarışmaya, ardından hafta
birincileri de ay birincileri olarak yarışıyor.
18 yaşını dolduran herkesin
katılabildiği programda; kelime hazinesini güçlendirme, zihni yoklama ve
zorlama, düşündürme, heyecan, bilgilendirme, zamanla yarışma, stres, espri,
gülerken ve güldürürken öğretme, değer verme, nezaket, zarafet, seviye, tatlı
rekabet vb. var. Yani iyilik ve güzellik adına yok yok. Programa renk katan
kahraman ise programı hazırlayıp sunan Ali İhsan Varol'dur. Nezaket ve
zarafetiyle, programına bir seviye getiren ve bu seviyeyi her programında
koruyan Ali İhsan Varol'un diğer tüm yarışma programlarına, yarışmacılara ve
sunuculara örnek olmasını isterim. Programın uzun yıllar devam etmesinde ve
izlenmesinde programın her safhasında emeği bulunan Sayın Varol'un payı büyük.
İzlemeyenlere bu programı izlemesini ısrarla öneririm.
Niyetim programı anlatmak,
reklamını yapmak ve Ali İhsan Varol'dan bahsetmek değil idiyse de Kelime Oyunu
demek Ali İhsan Varol demek ve Ali İhsan Varol'dan bahsetmemek olmaz. Ali İhsan
Bey'i görür görmez nezaket, zarafet, beyefendilik, görgü, empati, insanın
onurunu koruma, moral verme, içtenlik, değer verme vs. gözümün önüne geliyor.
Öncelikle bu hakkı teslim edeyim.
Programda benim gördüğüm,
yarışmacılara sorduğu kelimeyi buldurmak için yardımcı olmaya çalışan ve
değişik ipuçları veren Ali İhsan Varol, tüm yarışmacıların sarf ettiği toplam
efordan daha fazla efor sarf ediyor olmasıdır. Zira kelimeyi bulsun diye adeta
çırpınıyor. Dikkatimi çeken bir başka yön ise yarışmayı kazansın veya kaybetsin
tüm yarışmacıların moralle ve onurlandırılarak gönderilmesidir. Kaybeden
yarışmacı bile kazanmış edasıyla omuzları kabararak gidiyor yerine. Kazanma
iddiasını kaybedene hakeza. "Efendim, bu aslında siz değilsiniz. 9 bin
puanı çok kolay alabilirdiniz. Falan kelimede koptunuz. Aslında dilinizin ucuna
geldi, bir türlü söyleyemediniz, süre sıkıntınız oldu, bugün şans faktörü
yanınızda değildi, bunu saymıyorum, bir daha bekliyorum. Moral alkışını yeterli
bulmadım. Haydi bir defa daha alkışlayalım." gibi sözlerle kaybeden her
yarışmacı, önce "Bu ben miyim acaba" diyor. Ardından iltifatların
ardı arkası kesilmeyince "Evet, bu benim, ben neymişim de haberim
yokmuş" deme noktasına geliyor ve kişiye kendisini değerli olduğunu
hissettiriyor.
İddiası olsun veya olmasın, moral
bulmak, onurlanmak, iltifatlar görmek isteyen bu programa katılsın derim. Zira
program ve sunucudan her birimizin alacağı örnekler var. Zira Varol'un farklı
bir güdüleme özelliği var. Özellikle anne ve babaların, emrinde personel
çalıştıranların ve eğitimcilerin alacağı dersler var. Çünkü bu yarışmada
kişileri suçlama yok. Suçlama olmayınca yarışmacılar da savunma ve mazeret
üretme ihtiyacı hissetmiyorlar. Suçlama yerine, kişilerden verim elde etmek,
kişileri kazanmak esas olmak olmalı. Bunun yolu da Ali İhsan Bey'in
yaptığı moral depolama ve motive etmektir. Öğrencileri kazanmak ve onların
başarısını artırmak için öğretmenlerin bu metoda çok ihtiyacı vardır ve her
eğitimci, bu programın müdavimi olmalıdır. Zira Ali İhsan Bey'den öğrenilecek
çok şey var. Yaşa, Var ol Ali İhsan Bey!
*17 Aralık 2022 günü Barbaros Ulu adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder