Ana içeriğe atla

Çocuk Evlilikleri *

Türkiye, bir kız çocuğunun 6 yaşında evlendirildiği iddiasıyla çalkalanıyor. Olayın aslı var mı, yok mu? Gerçeğin ne olduğunu öğrenebilecek miyiz endişesini taşımıyor değilim. Gerçi gerçeğin er veya geç bir gün ortaya çıkma gibi bir özelliği olsa da burası Türkiye olunca, bu ülkede çoğu şey algılar üzerinden yürütülünce, belki de olayın aslını hiç öğrenemeyeceğiz. Temenni ediyorum ki bu olayın aslı ve astarı yoktur. Çünkü asparagası bile mide bulandırıcı olur, iftira olur, kişileri töhmet altında bırakma olur. Aslı varsa bunun adı evlilik değil; pedofilidir, sübyancılıktır. 

Olay adli boyuta taşındığına göre bu aşamadan sonra bu olayın aslının olup olmadığına mahkeme karar verecek. Ümit ediyorum ki mahkemelerimiz hiçbir etki altında kalmadan, kimseyi koruyup kollamaya kalkmadan toplumu bu konuda aydınlatır. Olayın aslı varsa taraflar en ağır cezaya çarptırılmalı, aslı yoksa bu olayı uyduranlar da yine en ağır cezayı almalıdır. 

Bu olayla ilgili kafama takılanlara burada yer vermeye çalışacağım: 

*Toplumu infiale sürükleyebilecek bu vaka ile ilgili savcılık iddianamesi basının elinde nasıl yer alabilir? Bilmediğim için soruyorum. İsteyen istediği zaman iddianamelere ulaşabiliyor mu? Aklıma, sonraları böyle bir örgüt yok denerek kapatılan Ergenekon iddianameleri geliyor. Çünkü o süreçte zanlıların mahkemelerde verdikleri ifadeler aynı gün çarşaf çarşaf basında yer alıyordu.

*Bu olayın aslı var. Bunlar zaten hep böylecilerle, bu olayın aslı olamaz. Tamamen art niyet var. Müslümanlığa saldırı var diyenciler arasında atışmalar şimdiden başladı. Bu iki taraf da adı üzerinde taraftır. Gerçeğin ortaya çıkmasını çok istediklerini sanmıyorum. Çünkü saldırı ve savunmadan gerçekler ortaya çıkmaz. Halbuki şu aşamada herkesin ve tarafların adli boyuta taşınmış bu olayın sonucunu beklemeleri gerekir. Mahkeme de bu konuyu zamana yaymadan öncelikle ele alıp  vuzuha kavuşturmalıdır.

*Bu olayı duyar duymaz 28 Şubata giderken ortaya çıkan Fadime Şahin ve Ali Kalkancı figürleri gözümün önüne geldi. Acaba bu olayla birileri bir şeyin fitilini mi ateşlemek istiyor? Şayet böyle ise benzeri olaylar seçime kadar servis edilecek demektir. Bu yüzden toplumsal infiale sebebiyet verebilecek bu konularda temkin ve soğukkanlılığı elden bırakmamak lazım.

*İddialara göre kızın 6 yaşında iken nikahının kıyıldığı, 14 yaşında iken de düğününün yapıldığıdır. Burada kıyılan nikah resmi nikah olamayacağına göre olsa olsa dini nikahtır. Dini nikah ve çocuk evliliğine de diğer yazımızda yer verelim.

* 12 Aralık 2022 günü Barbaros Ulu adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde