Ana içeriğe atla

Cami ve Kur'an Kursları (2) *

Kur'an Kursu sayısına gelince, resmi verilere göre 2021 itibariyle 19.503 Kur'an Kursu var. Bu sayının içerisine vakıf, dernek ve cemaatlere ait kurslar dahil mi bilmiyorum. Diğer şehirlerde durum nasıldır, bir bilgim yok ama Konya'daki çoğu caminin altında veya yanında Kur'an Kursu tabelası var. Yine bir mahalle veya köyde yeterli kursiyer olduğu takdirde kullanılmayan bir bina veya odada Kur'an Kursu açılabiliyor. Aynı şekilde halk eğitim müdürlükleri bünyesinde Kur'an eğitimine dair kurslara da yer veriliyor. Özellikle yaz döneminde aşağı yukarı her camide Kur'an eğitimi veriliyor. 

Verdiğim istatistiklerden anlaşılacağı üzere camiye oranla Kur'an kursları makul gibi görünüyor. Kur'an kursları zorunlu eğitimin önce 8, ardından 12 yıl olmadan önce önemli bir ihtiyacı giderdi. Anadolu'da birçok insan Kur'an'ı buralardan öğrendi. Hafızlığa kalanlar hıfzını buralarda tamamladı. Birçok insanımız çocuğunu ortaokula göndermeden veya bir meslek öğrensin diye sanayiye vermeden önce ilkokuldan sonra bir yıl Kur'an Kursuna vererek Kur’an öğrenmesini sağladı.

8 yıl kesintisiz mecburi eğitimle birlikte Kur'an kursları büyük bir darbe yedi. Öğrenci sayısı iyice düştü. 12 yıllık zorunlu eğitimle birlikte çoğu Kur'an Kursu öğrencisiz kaldı. Sadece yaz dönemi buralarda öğrenci yoğunluğu yaşanıyor.

Anlatmak istediğim, kreş eğitimi veya anasınıfı diyebileceğimiz 4-6 yaş Kur'an kursları haricindeki kurslarımızın çoğu, öğrencisizlikten dolayı kapanmakla karşı karşıya. Buna rağmen 2013 yılında 13 bin Kur'an Kursu varken 2021 itibariyle 19.503'e çıkmış. Yani öğrenci sayısı azalmasına rağmen Kur'an Kursu binasında artış var.

2012 yılından itibaren İmam hatip ortaokullarının yeniden açılması ve çok sayıda İHL'nin açılmasıyla birlikte Kur'an Kursu sayısının azalacağı yerde artış göstermesi bana manidar geldi. Çünkü İHO ve İHL'ler bugün zaten Kur'an Kursu işlevi görüyor. Proje İHO’larda diğer derslere ilaveten ayrıca hafızlık eğitimi veriliyor.

Durum bu iken 12 yıllık eğitimle beraber bu kurslara kim, nasıl ve niye gitsin veya çocuğunu niçin göndersin? Hal böyle iken hala Kur'an Kursu inşaatlarının devam etmesi; bu kursların, ihtiyacın ötesinde yapılmaya devam edildiğinin bir göstergesidir. Bunu birkaç haftada bir cuma hutbelerinin sonunda "Yapımı devam etmekte olan cami ve Kur'an kurslarına yardım" taleplerinden de anlayabiliriz. Yine de ihtiyaç varsa Kur'an Kursu da yapılsın ama ihtiyaç değilse bilelim ki içinde Kur'an öğretilecek de olsa bu binalar da tıpkı camiler gibi israftır. Hele her cami aynı şekilde Kur'an öğretilebilecek şekilde düzenlenebilecek iken ayrıca kurs binasını anlamıyorum. Pekala namaz vakitleri dışındaki saatlerde, bu camilerde görev yapan görevliler öğretici görevini üstlenebilirler. 

Son söz olarak lütfen cami ve Kur'an Kursu yapımı konusunda iyi bir planlama yapalım. Bu konuda yoğurdu üfleyerek yiyelim. Cami ve Kur'an Kursu inşaat sektörünü bırakalım. İnşaat sektörüne yapacağımız masrafı; insana, insanın gelişmesine ve eğitimine yapalım. Binaya yapılan gereksiz harcamanın vebali vardır. İnsana yapılan masraf boşa gitmez. Maddi imkanları, okuma imkanı vermeyen ama gelecek vadeden çocuklarımıza burs vermek suretiyle onların okumalarına imkan verelim. Böylece daha hayırlı bir iş yapmış oluruz.

* 14 Aralık 2022 günü Barbaros Ulu adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde