Bir insanın, bir grubun, bir örgütün haklı
ve haksız bir davası olabilir. Davasında nihai hedefe ulaşabilmek için önündeki
engelleri kaldırmak isteyebilir. İsteklerini yerine getirmek için demokratik
yolları kullanabilir. Haklı davasına taraftar bulmak ve haklılığını göstermek
için kitlelere kendini anlatabilir. Yani şiddete ve baskıya başvurmadan
davasını anlatmak için her yolu deneyebilir. Tüm bu mücadelesine kimsenin
diyeceği olamaz.
Ama bu insan, bu
grup, bu örgüt, nihai hedefine ulaşmak için korku, şiddet, cebir, baskı
uyguluyor; terör estiriyor, pusu kuruyor, kan akıtıyor, gözünü kırpmadan bir
cana ve canlara kıyıyor ve katliam yapıyorsa yani başkalarının huzurunu bozarak
mutlu olmak istiyorsa, bilsin ki başkalarının huzurunu bozarak kimse huzur
bulamaz. Zira bu dünya kimseye kalmaz ve eden bulur.
Diyelim ki
birileri haklı davasını kabul etmiyor, sürekli mağdur ediliyor. Bu durumda
vuruşma yolunu seçti. Mertçe çıkıp kozunu paylaşması gerekmez mi? Haklı
davasına kim engel oluyorsa onu temizlenmeli değil mi? Mesela önündeki engel
asker olabilir, polis olabilir, devletin diğer güvenlik güçleri olabilir.
Tavsiye edilmez ama başka çaresi kalmadı. Bunları öldürme yoluna gitmesi
gerekmez mi? Tüm bunlar bir yere kadar anlaşılabilir. Güvenlik güçleri hedefe
ulaşmasını engelliyor. Bunlar da önlerindeki engelleri kaldırıyor dersin.
Ama haklı davasını
ikame etmek için elinde silahı olmayan, çarşı-pazar dolaşan, alışveriş yapan,
cadde ve sokaklarda yürüyüş yapan insanların yani hiçbir şeyden haberi ve dahli
olmayan sivillerin arasına dalarak canlı bomba olmanın, sivillerin içine
girerek bomba atmanın, gelip geçeni taramanın hiçbir haklı ve masum izahı
olamaz. Elinde silahı olmayan çoluk çocuğa, yaşlı ve gence hayatı zindan
etmenin insanlıkla bir alakası yoktur. Bunun adı Ali'ye kızıp hıncını Veli'den
almaktır. Güçlüye gücü yetmeyenin öcünü güçsüzden almasıdır. Korkaklıktır bunun
adı. Bu yollara başvuranların hiçbir haklı davası olamaz. Bu tip örgütler kan
akıtmanın, masum canlara kıymanın ötesinde hiçbir amaca hizmet edemez.
Masum olduklarını
bile bile sivillerin arasına dalıp bomba yağdırmak düpedüz acizliktir. Ne
yaptığını bilmemektir. Birilerinin gönüllü taşeronluğuna soyunmaktır. Birileri
adına vekalet savaşı yürütmektir. Kiralık katilliği meslek edinmiştir bunlar.
Efendilerinin ağızlarına çaldığı bir parmak bal için dünyayı ateşe verirler.
Efendilerinin gözüne girmek için gözlerini kırpmadan topluluklar içerisine
dalarak katliam yaparlar. Ben ne yapıyorum sorgulaması yapmadan akıllarını
kiraya veriyorlar. Bu yolun yolcusu olanlar, efendilerinin kendilerine vadettiği
cennete asla ulaşamazlar. Kullanılıp kullanılıp bir kenara konurlar. Bir devlet
de kuramazlar. Çünkü başkası adına vekalet savaşı verenlerin ve kiralık katil
görevini üstlenenlerin devleti olamaz. Zorlama ile bir devletleri olsa bile o
devleti yönetemezler. Ancak efendilerinin kulu, kölesi ve kuklası olabilirler.
Bunu da şeref kabul ederler. Bunlar kimliksiz ve kişiliği oturmamış embesil
kişilerdir.
Gel de tüm bunları
anlat anlatabilirsen katiller sürüsü canilere. Davasına kan bulaştıranların
davasına da kendilerine de lanet olsun.
*16/11/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder