Ana içeriğe atla

İstiklal'e Bomba

İstanbul İstiklal Caddesinde pazar günü meydana gelen, 6 kişinin ölümüne, 81 kişinin yaralanmasına sebebiyet veren patlama neler oluyor, bu terör saldırısı neyin habercisi dedirtti bize. Patlamanın ardından yapılan açıklamada bir terör şüphesine işaret edilirken eylemi kim ya da kimlerin yaptığına dair bir açıklama yapılmamıştı. Patlamanın ertesi günü sabah saatlerinde İç İşleri Bakanı Sayın Soylu’nun verdiği bilgiye göre “Eylemi PKK’nin yaptığını, eylem emrinin Kobani’den verildiğine, eylemcinin Afrin’den geldiğine dair bir değerlendirmeleri olduğunu, bombayı bırakanın bir kadın olduğunu ve bu şüphelinin yakalandığını, öncesinde de 21 kişinin göz altına alındığını” açıkladı.

Nicedir unuttuğumuz bu tür bombalı eylemler, öyle zannediyorum, birilerinin düğmeye bastığının haberidir. Temenni etmiyorum ama 2023 seçimlerine giderken bu pazar İstanbul, bir başka günlerde başka vilayetlerde bu tür saldırılar devam edeceğe benziyor. Bu demektir ki Türkiye'yi kana bulayacaklar. Temennim, devletin soğukkanlı bir şekilde terör emrini veren iradeyi ve destekçilerini en kısa zamanda tespit eder ve gereğini yapar. Bundan sonra böyle menfur olayların olmaması için gerekli tedbiri alır.

Yine bu terör saldırısı su uyur ama düşman uyumaz sözünü bize bir kez daha hatırlattı. Nicedir bu tür eylemlerin olmaması, çoğumuzda terör bitti, terörü bitirdik dedirtmişti. Bu saldırı bu tespitin doğru olmadığının kanıtıdır.

Türkiye'nin terörle mücadelesini takdir etmekle beraber terörün bitmediğini, terör örgütünün güçlerinin çoğunu Suriye'ye kaydırdığını, ülkede terör yapmak isterse her il ve ilçede eylem yapacak bir potansiyele sahip olduğunu düşünenlerdim. Bu saldırı endişemi maalesef haklı çıkardı. İnşallah bu saldırı son saldırı olur. 

Olayın sıcaklığıyla saldırı üzerinde konuşmak ve yazmak yanıltıcı olabilirse de izninizle bu saldırının niçin yapıldığı üzerine beyin jimnastiği yapmak istiyorum. 

Saldırıyı duyar duymaz PKK’nin bildik eylemlerinden dedim. İç İşleri Bakanı’nın açıklamasıyla eylemi kanlı terör örgütünün yaptığı ortaya çıktı. Hoş, bu örgüt bu eylemi yapmasa da tıpkı diğer terör örgütleri reklam amaçlı böyle eylemleri üstlenir. Yine de başka terör örgütleri de bu eylemi yapmış olabilir mi diye yetkililerin düşünmesinde fayda var. Çünkü başka terör örgütleri de zaman zaman ülkemizde terör eylemine başvurabiliyor. Şu aşamada Türkiye’nin ne yapıp ne edip bu saldırının vermek istediği mesajı anlamaya çalışması gerekir. Çünkü her saldırının bir mesajı vardır. 

Saldırıyla verilmek istenen mesaj ne olabilir? Seçim atmosferine doğru giden Türkiye siyasetine birileri yön vermek istiyor olabilir. 

Anayasa değişikliğine destek aramak için AK Parti temsilcilerinin HDP'yi ziyaret etmesi. Saldırının mesajı bu ise iktidar ile HDP'nin yakınlaşması ve diyalog kurması istenmiyor olabilir. Aklınızı başınıza alın, sakın ha, siz bir araya gelmemelisiniz denmek isteniyor olabilir. 

Saldırıyla, seçim öncesi Türk-Kürt düşmanlığı tetiklenmek isteniyor olabilir. 

Birileri, bu terör saldırısıyla iç ve dış politikada kendine dikkat et. Ülkeni kana bulayarak panik ve korku ortamı oluştururum, bu ülke güvenli bir ülke değil havası veririm demiş olabilir. 

Birileri, yapmak istedikleri başka şeyleri gizlemek ve gündem saptırmak için terörü ön plana çıkarmış olabilir. 

Sebep her ne ise Türkiye yetkililerinin özellikle İç İşleri Bakanlığının yeni terör saldırıları olmaması için her türlü tedbiri alması gerekir. 

Bu vesileyle bu saldırıda can verenlere rahmet, yaralılara şifalar dilerim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde