İstisnalar kaideyi bozmamakla beraber bu
ülkede seçmen kesimlerinin oyları siyasiler nezdinde çantada keklik görülür.
Yani bazı kesimler siyasi partilerin oy deposudur ve kaleleri mesabesindedir.
Oyları İpotek altında olan fakat farklı siyasi yönelim gösteren seçmenler ise
mecburlar bana vermeye diyen siyasi partiler tarafından pek makbul görülmezler.
Nankör ve hain olarak görülürler. Satılmış derler en azından. Bu tür
seçmenlerin işi zordur. Çünkü bu kişiler yani kabuğunu kıran ya da kırmaya
çalışan seçmenler en hafifiyle mahalle baskısına maruz kalırlar.
Ne demek istediğimi örneklerle açıklamaya
çalışayım:
Dindar ve mütedeyyin biri iseniz,
Başörtülü iseniz,
İHL ve ilahiyat mezunu olup Diyanet'te
İmam hatip, müezzin kayyum, vaiz, müftü vb görevler yürütüyorsanız,
Din kültürü ve ahlak bilgisi ve İHL meslek
dersleri öğretmeni iseniz...
Oylarınızı Milli Görüş geleneğinden gelen
veya bu gelenekten geldiğini iddia eden partilere yani SP, YRP ve özellikle AK
Parti'ye vermek zorundasınız. Oyunuzu bunlara vermek istemezseniz bile bu
partilerden görünmek mecburiyetindesiniz. Oyunuzun rengini belli eder, bu
çizginin dışındaki başka partilere yönelir, bu partilerden en büyüğünü
icraatlarından dolayı eleştirmeye kalkarsanız; hain ve nankör damgası yemekten
kurtulamazsınız. Kazanımları heba edeceksiniz denerek mahalle baskısına maruz
kalırsınız. Hele bir de resmi bir göreviniz var veya bir koltukta
oturuyorsanız, adam sana makam vermiş, seni bu görevde iyi durduruyor, yaptığın
düpedüz nankörlük, sol gelsin de gör gününü denir. Arkandan da bu adamı bu
koltuktan indirmek lazım derler. Biraz ileri gidersen, görevden alınman için
bazı kapılara bile giderler.
Laik, seküler biri iseniz,
Kemalist ya da Atatürkçü iseniz,
Çağdaş, modern ve Batılı anlamda bir kafa
yapısına sahipseniz,
Modern giyimli bir hanımefendi iseniz,
Alevi iseniz,
Solcu, devrimci, komünist veya sosyalist
iseniz...
Oylarınızı CHP'ye veya bu partinin
düşüncesine uygun partilere vermek zorundasınız. Şayet vermezseniz sağ
partilerin ekmeğine yağ sürmüş olursunuz.
Milliyetçi iseniz, bu kimselerin hangi
partiye oy verdiğini değerlendirmeden önce milliyetçilik üzerine birkaç kelam
etmek isterim. Milliyetçiliği, İç Anadolu milliyetçiliği (dindarlığa yakın) ve
sahil milliyetçiliği (ulusalcı) diye ikiye ayırmak lazım. İç Anadolu
milliyetçiliği Milli Görüş ve sağ yelpazede siyaset yapan siyasi partilere
yakındır ve ve zaman zaman geçişkendir. Ulusalcılar ise CHP'ye yakındır ve
zaman zaman geçişkendir. İç Anadolu milliyetçileri MHP'ye oy vermek zorundadır.
Ulusalcı milliyetçiler ise MHP'den kopup parti kuran İyi Parti'ye oy vermek
zorundadır.
Kürt iseniz, HDP'ye oy vermek
mecburiyetindesiniz.
Bazı seçmen kesimlerinin oylarının bu
şekil ipotek altına alınmasının yanında partilerin üstlendiği bazı misyonlar da
var. Birkaç örnek de bu konuda vermek isterim. Bu ülkede başörtüsü, dindarlık,
din, iman, ahlak vb. değerler savunulacaksa, bunu ancak AK Parti yapar. Başkasının
ağzına bunlar yakışmaz. Çünkü onlar özellikle CHP bu konularda samimi değil.
Aynı şekilde Atatürkçülük ve laiklik savunulacaksa bunu sadece CHP yapar. AK Partinin
bu değerleri savunması çok iğreti kaçar.
Hasılı büyük seçmen çoğunluğu siyasi
partilerin tekelindedir. Türk siyasetinde bu kesimler arasında oy geçişkenliği,
sonuca etki edecek şekilde fazla değil. Siyasetimizi esas etkileyen,
iktidarları değiştiren kesim, parti ayrımı yapmaksızın her bir yelpazedeki
partilere oy verebilen kararsız seçmen kesimidir. Bunların oranı da yüzde yirmi
civarındadır.
Siyasi tercihiniz ne olursa olsun, siz siz
olun, oyunuzu hiçbir partiye ipotek ettirmeyin. Siz partilerin
arkasından değil, siyasi partiler sizin arkanızdan koşsun.
*12/10/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder